Öylesine tatlı, öylesine sakin, bir o kadar deli dolu, hafifçe hafif-meşrep, kırılgan, dalgın, olgun ve yorgun bir adamdı. Gözlerinin içi bazen gülerken diğer taraftan hiç beklenmeyen bir zamanda parlayıveriyordu. Hele, Moda'da tramvayın önünda bir kaç poz fotoğrafını çekerken çocuklar gibi şen...
Ben hiç Kadıköy'de bulunmamıştım; elbette ki Beşiktaş-Kadıköy-Karaköy hattını bir boğaz turu şeklinde kullanmışlığım vardı ama etraflıca bilmezdim. Akman Pasajı'nın küf kokan raflarını, her birine girip çıktığımız kırtasiyelerde aradığımız kırmızı kaplı ajanda (birisinin üstünden girip altından çıkmışlığımız bile var), eski moda Moda tramvayı, yeni moda Kadıköy gençleri içindeki yaşlı gibi duran ikimiz...
İçtiğimiz Tchibo'nun tadı bile farklı; konuşacak o kadar çok şey varken; seyredilecek o kadar çok film, dinlenecek bir o kadar fazla müzik ve tadılacak sayısız heyecan...
Senin sohbetin öylesine burnumda tütüyor, öylesine hevesle hatırlıyorum; en kısa zamanda yenileyeceğimiz günü iple çekiyorum.
Seni iyi ki tanıyorum.
kremkaramelden bahsettin zaar:))
YanıtlaSilta kendisi.
YanıtlaSilhava sıcak gezemem
YanıtlaSilsıcak kahve içemem
geleceksen gel ama
buzlu çarşaf kap getir:P
heey çarşaf sadece bana, aman yanlış anlaşılmasın:D
o zaman üzerimize rahat birşeyler alıp bir çay bahçesinde efil-efil gazozumuzu içeriz :P
YanıtlaSil