Tek derdim keşke coconut cream latte eşliğinde gemileri seyretmek olsa...


Birine bir derdinden, başından geçen olaydan, senin için garip ve enteresan bir durumdan bahsediyorsun. mesela.

Bahsettiğin kişinin senin istisnasız her zaman senden daha büyük bir derdinin varlığı, yaşadığın olaydan daha büyüğünü atlatmış olması ya da sana enteresan gelen durumun onun için çoktan sıradan hâle gelmiş olması toplumunun hangi kesiminde olursanız olun, oldukça rahatsız edici değil mi sizce de?

Bu, karşınızdaki insanın sizi, sizin yaşadıklarınızı, başınızdan geçenleri, bunlardan çıkardığınız dersleri, aldığınız ilhamı önemsemediğinin açık bir göstergesi. Kimsenin derdi, kederi, tasası benimkinden ne daha çok ne daha az önemli.

Hayatın yalnızca kendine acımasız davrandığını sanan, yaşamın sadece ona koca bir tokat atmadığından habersiz, kendi bencilliğiyle yanıp kavrulan ve kavrulduğu kabın içinde bir kaç kilo ham külden ibaret insanların enerjimi çekip bitirmesinden çok sıkıldım. Karşınızdakini yolmaya hazır samimiyetsiz çırpınışlarınızdan, bitmek bilmeyen dertlerin sırtınıza yüklediğini düşündüğünüz kamburların ağırlığından.

Canım gerçekten agresifleşmek, kabalaşmak, kalplerini kırmak, morallerini bozup ikiyle çarpıp üçe bölmek istiyor. Görene iyi bir ibret verecek şekilde ağzımı bozarak canımı sıkan herkesin gözlerimdeki arsız cüreti sezmesini istiyorum.

Başka bir yerde, tebdil-i mekanda, şehrin herhangi başka bir yerinde ya da hatta belki başka bir şehirde olayların gidişatınîn başka türlü olmayacağından, sahteliğin, duygusal sömürünün ve sahtekarlığın daima var olacağını bilecek kadar çok yere girip çıkmışlığım var.

Tamamına ya da bütününün hâlâ bir kısmına vakıf olmamakla birlikte hayatın getirebileceklerinden de haberdarım. Sadece zaman zaman boğulduğumu hissediyorum ve ferahlamak için kaçacak bir yer arıyorum.

Çekip gitmek çok kolay; bir deniz kıyısına, bir mağara kovuğuna ve hatta dünyaya gelip ilk kez nefes aldığın şehre. Yoksa ben de bayılıyorum her hafta sonu Bodrum'a kaçıp gitmeye ve devri geçmeye az kalmış begonvillerin altında coconut cream latte'mi yudumlarken denizden geçen gemileri seyretmeyi ve Kos'a giden bir feribota binmek üzere Halikarnas'a saat kaçta gitmem gerektiğini dert etmeyi.

Zor olansa kalıp yaşamak üzerine kapsamlı ve daima yeni stratejiler geliştirmek zorunda olduğun bir savaşı devam ettirmek. Hatta kendime istisnasız her sabah tekrar tekrar hayret ediyorum nasıl oluyor da böylesine sabredebildiğimi hayatın getirdiklerine karşı...

Yorum Gönder

Copyright © xCoach. Designed by OddThemes