İşe servisle gitmeye başladıktan bir kaç gün sonra bizim durağın yan tarafında bir adam farkettim. Ortalama 1.80 gibi, taş çatlasa 80 kilo, sürekli gömlek ve kumaş pantolon giyen, beyaz saçları olan bir adam.
Her gün "bugün konuşmalıyım" derdim. Yazdığım günden iki gün önce bizim orda bir adam düşmüş ve kaşını yarmış. Hafızası da kapalıydı. Orada karşılaştıktan sonra ilk kez benimle konuşmaya çalıştığını farkettim. Adamın söyleyeceklerini boğazına ittiğimi farkettim kraliçe sırdaşlarına layık burnumla. Bazen yerinde bir davranış olmuyor bu. Bir kenara not etsem iyi olacak.
Dün sabah selam verdim :) O da karşılık verdi. O kadar.
Dün bütün gün içinde ara sıra onu düşündüğümü itiraf edebilirim. Adamda çok tatlı bir hava var. Hem çekingen, hem dominant; biraz kırgın biraz da yorgun gibi. Olgun bedeninin içinde bence bir çocuk saklıyor. Gece de ilk olarak nasıl konuşmaya başlayacağıma karar vermem gerekti. Sabah durağa geldim, adam yok! O! Lanet olsun! O kadar hazırlık yaptım geceden ben! Neyse, uzaktan göründü açık mor rengi gömleği ve dar siyah pantolonu ile. Sadece selamlaştık. Hönk! Bu iş bugün burada kalamaz! Kalçaları öyle güzel ki, kabuklarıyla ısırılacak birer karpuz gibi. Ehem. Neyse. Büfeden su aldım içmeyecek olduğum halde, sırf yanından geçebileyim diye. Bende az değilim aslında. Selamlaştık yeniden. Servis beklerken ayaküstü sohbet ettik biraz (Arabamız yok ki baysekşıl gibi, atıp adamı bırakalım işine). Eli elime değdi. Tanrım! Konuşurken başını öne eğiyor, gözlerini kaçırıyor. Çok tatlı yani. Adım HakanHakanHakanHakanHakanHakanHakan! Ben bu ismi kalbime yazarım.
438'in tarafından analiz edilmiş meşhur bir yönüm var (bi de ben kendimi King'in Süreyya'sına baktırmak istiyorum). Birisiyle ilk tanıştığımda en son yapılacak şeylerin hayalini ilk önceden kuruyormuşum ve bu da beni yorup ilişkiyi yıpratıyormuş. Şimdi bunu neden söyledim? Daha adamın bizden olup olmadığını bile bilmiyorum. Al işte. O zaman ne bitarafıma adamla tatile çıkmaya, göğsümde uyutmaya niyetlendim? Peki kurulan akşam yemeği planları, sinemalar, tiyatrolar; Zuhal Olcay... Neyime lan?
Çok kısa kestin be Coach. Bir kaç paragraf uzatsaydın keşke. Kabuklu karpuz ha ? yerim len seni :)
YanıtlaSilHakan'ı hala görüyorum sabahları. İçine kapanık bir hali var uzaktan. Yanına gitmeye ise çekiniyorum.
YanıtlaSil