Ekrana çıkardığımız insanlar, ülkemizin başta mizah olmak üzere bir çok beğeni ve anlayışını yansıtacak şekilde eğitimli, görgülü ve bilgili olmak zorundadır. Her çeşit yılışıklığı yapıp işi terbiyesizlik boyutuna getiren sözde komedyenleri hala neden televizyonlarımızda barındırdığımız konusu düşünülmesi gereken bir konu.
Kendimi bildim bileli çarkıfelek vardır ve çok uzunca bir zamandır Mehmet Ali Erbil'in sunumundadır. Mehmet Ali Erbil bana göre kesinlikle ne bir komedyendir ne bir mizahçı ne de eğlence sektörünün içinde "eğlendirmek için çalışan" bir sanatçıdır. Mehmet Ali Erbil hiç birşeydir. Bel altı esprileri, anlamsız hareketleri, insanların zayıflıklarının üzerine gitmesi hiç bir komedyen-eğlence insanına yakışacak şeyler değildir. Hele ki her yaş gurubundan insanın izlediği bir programda küfür etmek ve herkesin anlamayacağı bir jargonda insanlara sıfatlar yönlendirmek hiç kimseye yakışan bir davranış biçimi değildir (seyircilerden bir kaç kişiye lubunyalar demiş).Gereken samimiyet yakalanmadan önce kesinlikle kullanılmaması gereken kelimeler bu insan tarafından ilk önce kullanılmaktadır.
Bence Çarkıfelek'in ömrü yıllar önce doldu. İçine çok küçük rötuşlar atılarak önümüze temcit pilavı gibi sunulmakta ve daha da kötüsü Türk halkı tarafından son derece büyük iştahla izlenmektedir. Bir türlü tükenmek bilmeyen hediyeleri, evleri, arabaları ile hala bir çok insanın hayalleri süslenmektedir. Oysaki yarışmada sadece Mehmet Ali Erbil'in tanıdık çevresine veya zaten şansı bir ucundan yakalayıp ekranlarda boy göstermeyi başarabilmiş insanlar daha da yükselmekte ve yarışmaya canlı olarak katılan halka içinden "Unutama Beni Çiçeği" gibi akıldan-sırdan geçmeyecek yanıtların gizli olduğu sorular sorularak duyguları sömürülmektedir. Bunun adı yarışma değildir. Bunun adı düpedüz duygusal işkencedir.
...
Geçtiğimiz haftalarda bir türlü yiyip bitiremediğimiz Çocuklar Duymasın'da yeniden vizyona girdi. Miladını doldurmuşken, oyuncuları farklı projelerde başgösterip farklı imajlar altındayken yeniden geriye dönmek son derece başarısız bir deneme olarak karşımıza çıkıyor. Neredeyse bütün kadro yeniden toplanmış; Gönül karakterininin eşini canlandıran Selami (Özgür Ozan) yerinde bir kararla kendini tekrar etmekten vazgeçmiş. (Mehmet Auf'un ise çok tatlı bir ayı olduğunu söylememe gerek yok :P) Roller oyuncuların üzerinde çok eğreti duruyor. Rol yaptıkları o kadar belli ki bazen ne bu? şaka mı? dedim. Havuç hala birşeyler istiyor, Duygu'nun beklentileri aynı, Haluk hala aynı ayı (bu şehirde yaşayan ama dağdan inmiş gibi davranan), Meltem ise hala aynı beklentiler içindeki romantik kadın. Bari diziyi bıraktığınız yerden başlatmasaydınız. Aradan bi kaç sene geçseydi. Toplumun değişen beklentileri ve dalgalanan sosyo-ekonomik-kültür seviyesine göre bir ayar çekilmesi lazım bu diziye. Böyle bir-iki sezon gidebilir. Ama Yaprak Dökümü gibi (yine sezon tatiline girmiş, öyle mi?) 15 sezona yayılırsa bu sündürük komedide bir üretim / pazarlama stratejisi var demektir. Hiç bir hikaye kesintisiz olarak yıllarca sürdürülemez.
...
Merakla beklediğim diğer bir dizi Zuhal Olcay'ın Umut Yolcuları. Güvenirim Zuhal Olcay'ın oyunculuğuna ve yorumculuğuna.Bana biraz Arka Sokaklar'a rakip olsun diye üretilen bir projeymiş gibi geliyor. İzleyip göreceğiz. 20 Ağustos'ta Star'da başlıyormuş.
Başarısız TV sıçmıkları
Ağustos 12, 2010
Adsız
0 Yorumlar