Çok açık, net ve samimi olarak söylüyorum ki kendime yakın saydığım arkadaşlarıma;
bari birbirimize çekmeyelim şu 'yaşadığım şehir bilinmesin', 'sohbetlerde adım geçmesin' veya 'ortamdaki herkes beni tanımasın' ayağını.
Dedikodu yapmayı her homoseksüel gibi sevdiğinizi ve her fırsatta yaptığınızı adım gibi biliyorum; çünkü ben de yapıyorum. Dikkat etmemiz gereken tek şey dedikodularımızı kiminle yaptığımız, ne hakkında yaptığımız ve haddinde bırakmamızdır. Bilerek, severek, isteyerek ve gözlerinizi fal taşı gibi açarak yaptığınız ve bundan zevk aldığınız birşeyi, başkalarının yapmamasını istemek ve bunun için çaba sarf etmek son derece cahilce bir davranıştır; kaldı ki ben etrafımda aydınlanmış ve homoseksüalitesini günlük yaşamının bir parçası haline getirmeyi başarmış erkeklerin var olduğunu sanıyorum.
Olayın objektif bakışı şudur ki, kapalı ve sınırlı taze kan girişi olan bir ortamda ister istemez hepimizin adı-sanı (gerçeğiyle-sahtesiyle), yaşadığımız şehir (Anadolu Jet'ten aldığınız kombine biletin numarasına kadar), hangi işle uğraştığı veya uğraşmadığı meydandadır. Ortamda dürüst insan kaldı mı ki? diye sormadan önce dürüst olmaya çalışmaya başlamanızı şiddetle öneririm.
Samimiyet kisvesi altında laf soktuğunuzun farkındayım; ama tersim pistir, etrafımda bilenleriniz var. Siz en iyisi çok güvendiğiniz dostlarınızla yaptığınız dedikodu trafiğinin yoğunluğunu göz önüne alıp hiç sesinizi çıkarmayın. Yada çıkarın, gün olur devran döner; horoz domalır tavuk siker.
Birilerinin ağzını çok pis yırtacağım, dikiş tutmadığı ile kalacak.
ben artık tavuk oldum :D
YanıtlaSil