Jen Stark'ın Pedestal isimli eseri |
Muhteşem Yüzyıl, bunun önündeki çok spesifik bir örnek olsa bile, Osmanlı sarayındaki ilişkilerin yeniden resmediliyor olması rahatsız etti insanları. Padişahlar sarayda cariye kovalamazmış, bildiğimiz ecdadımız gösterilen şekilde değilmiş...
Peki nasılmış diye sorarlar adama.
...
Bana bugün en ilginç gelen haberse, Türkiye Inovasyon Haftası dahilinde ICC'de gerçekleşen deri kemer sergisi ile ilgili gelişme oldu. Nihat Sırdar'ın AlemFM'deki sabah programındaki anonsu son derece ilginçti. ICC'yi ziyaret eden başbakan için, deri kemerlerin sergilendiği çıplak mankenlerin vücutlarına 'ten'lerini göstermeyen kumaşlar kaplanmış ve kadın mankenlerin kolları, bacakları ve kafaları vandalizmin büyük bir örneği haline getirilerek resmen budanmış. İşin aslı 'mankenlerin teni'nin nasıl birşey olduğunu düşünürken buldum kendimi. Sonrasında da nasıl bir madde ile kaplandığında 'ten'lerinin gizlendiğini?
...
Ankara'nın popüler ve önemli meydanlarından birisi olan Kızılay'ı Kızılay yapan, Atatürk Bulvarı ile Ziya Gökalp caddesinin kesişimi olan bölgenin erotik ürünlerle seks oyuncakları satan mağazalar tarafından kuşatılmasına üzülsem, bu alanların insanların birlikte daha çok vakit geçirebilecek mekanlar olarak kalması taraftarı olsam da toplumun bir ihtiyacı olduğunu kabul ettiğim bu mağazalar hakkında herhangi bir karşıt organizasyonda da yer almam. Yakın zamanda bu mağazaların tabelalarındaki 'erotic shop' ifadeleri yine müstehçen olduğu gerekçesiyle değiştirilip 'love shop'a çevrildi.
Toplum olarak müstehçenliğin tanım aralığında biraz dolaşmak gerekiyor aslında. Müstehçenlik nedir diye sokaktan geçen 50 kişiye sorsanız gerçekte bu kavramın yakınına bile yaklaşmayacak yanıtlar verir. Gene olarak toparladığımızda, müstehçen sorusuna verebilecek en genel yanıtlar arasında erkek yada kadın cinsel organları, çıplak kadın vücudu, seks, vücut hatları kıyafetleri tarafından ortaya çıkarılmış kadın, orospu, fahişe ve bu meslekleri icra eden kadınların davranışları gibi, kadın cinsiyetini fazlaca aksettirilmiş pek çok yanlış algı geliyor. Bir taraftan da 'utanç' temelli bu davranış değerlendirilmesi, sadece cinsel organlar yada çağrışımlar ile ilişiklendirilmemeli...
Utanç duyduğumuz şeyleri toplum içindeki herhangi bir yerde yada birileriyle konuşmaktan geri durmak, bunları yok saymak yada görmezden gelmek sıkça hepimizin sıklıkla yaptığı şeylerdir aslında.
Bir de, cinsel organlar ve cinsellik üstüne oturtuğumuz bu kavramların toplum nezdinde ne yazık ki sıklıkla görülen yetersiz cinsel tatmin ile örtüşen sonuçları var. Bunların arasında hayvanlara tecavüz edilmesi, kadınların kaçırılarak ırzlarına geçilmesi, küçük çocuklara dokunulması gibi korkunç başgösteriler kendisini gösteriyor.
Bir taraftan da, özellikle yeteri kadar cinsel doyuma ulaşamayan erkekler, cinsel tatminsizliklerinin dışa vurumu olarak 'sansür'ü seçebiliyor.
Şimdi bakın, sansürün envai çeşidi var: kadınların kot pantolon gibi vücutlarını saran kıyafetleri giymelerini yasaklamak da bir yerde sansürdür, model mankenlerinin plastik tenlerinden tahrik olup da onları örttürmek de.
Çoğu insan kendisini dizginleyebiliyor ama bazıları da kendi düşünce ve bedensel ihtiyaçlarını basite indirgerken gerekli özeni ve objektif bakış açısını kaybediyor. Bunun son zamanlardaki güzel örneklerini Muhteşem Yüzyıl'daki padişah karakterinin haremda kovaladığı kızlara sataşan yada kadın cinsiyetli mankenlerin kolunu bacağını budayan bakış açısında görebiliyoruz.
Mesela, Sultan Süleyman hareminde kadın kovalıyorduysa ne olmuş? Mesela kadın mankenler birilerinde cinsel ilişkiye dair çağrışımlar yapıyorsa bundan bir başkasına ne? Kaldı ki, Muhteşem Yüzyıl bir dizi. Yani kurgu, kurmaca, hayal ürünü. Velev ki gerçek bir hikayeye dayanıyor; o kadar veledin suni döllenme ile olduğunu mu sanıyorsunuz? Bal gibi sikişmişler işte?
Hep söyledim, yine söylüyorum; din'in ana konusunu oluşturduğu bir yönetim biçimi herhangi bir toplumu ileri götürmez. Bu Müslümanlık için de böyle, Hristiyanlık için de böyle, Musevilik için de böyle. Dini hayatımızdan komple çıkarmamız gerektiğini asla savunmuyorum, din bir insanın maneviyatını sağlam tutması için en önemli unsurdur fakat günlük hayatımızın içindeki cinsellik gibi gerçekler ve ihtiyaçları, buna yapılan çağrışımları dini öne sürerek reddetmeyi ve kötü ilan etmeyi kabul etmiyorum.
Ben sansürün içinden herhangi bir cinsellik geçen biçimini, bastırılmış cinsel açlığın bedenden fışkırması olarak yorumluyorum. Yetersiz cinsel birleşme yada mastürbasyon ile kendisini rahatlatmayan -ne yazık ki bunların 99%'si erkek- insanların karşılaştıkları herhangi bir durumda bedensel olarak uyarılmalarının ardından, karşılaştıkları durum ile muhatap kalan başka insanların da tıpkı kendileri gibi uyarılacaklarını düşündüklerini sanıyorum. Çünkü kendimce bunun başka bir açıklaması yok.
Yasak koyan, görülmesini engellemeye çalışan,sansürleyen, 'kadın'a yada 'erkek'e benzediği için deforme edilip biçimleşsizleştirenin, birileri için onu 'müstehçen' ilan edenin kendi ihtiyaçlarını gideremediğini düşünürüm. Geleneklerimizi ve aile yapımızı düşündüğümüzde, kocasına vermeyerek onu cezalandıran kadın, sevgilisiyle cinsel temas kurmadan boşalan erkek gibi spesifik ve cinselliğin temel bir cezalandırma mekanizması olarak kullanıldığı örnekleri göz önünde bulundurduğumuzda, bu durumun pek de yadırganacak bir yaklaşım olmadığı sonucuna varıyorum.
0 Yorumlar