Bütün yazdıklarımın ardından, bu kısa ve öz yazı dizisine harika bir sonla veda etmeye karar verdim. İflah olmaz birer prenses olduğunu sanan siz kenar mahalle dilberleri ve kendini yakışıklı prens sanan ortasından sıkılmış çakma aktifler kulaklarını açıp iyice beni dinlesinler. Benim gibi vakur ve benzersiz bir kraliçe olmanızın en temel yollarından birisi, artık kimseye kendinizi beğendirmek zorunda olmayışınız.
Yaptığınız iş gereği bir çok insanla iyi geçinmek zorunda kalıyor olabilirsiniz (sonuçta fuhuş da en az iki kişiyle yapılıyor ve müşterilerinize iyi davranmak, aç karnınızı doyurmanız için gereken en önemli kriter) fakat, işinizi ne kadar iyi yapmaya başlarsanız, etrafınızdaki insanların değerlerinin de sizin artan değerinizle birlikte azalmaya başladığını ve onların düşüncelerinin aslında sizin üzerinizde pek de bir etkisi olmadığını görmeye başlarsınız.
Herkese kendinizi beğendirmeye çalışmaktan şu anda vazgeçmey karar vermek bile değeri anca maksimum 5 kuruş eden hayatlarınıza bir değer katabilir. Herkese ve herşeye rağmen kendiniz olmayı sürdürmekte ısrarcı olduğunuzda ve ürettiklerinizde gerçekten iyi olduğunuzda, söz sahibi olan tarafın sizi delicesine kıskanan lubunya arkadaşlarınız yada size anca öğlenleri Konak’ta böğürtlenli pasta ısmarlamanız karşılığında zaman ayırıyormuş gibi yapan ve tüm anlattıklarızı dinliyormuşçasına gülümseyen şişman ofis sekreteriniz değil bizzat kendiniz olduğunu bütün açıklığıyla görebilirsiniz.
Ay yeter artık, biraz da gidip başka yerde ağlayın. Sıkıldım blogumu ağlama duvarına çevirmenizden.
Ne çok zorundalıklarımız var aslında..
YanıtlaSilen temel olanların dışında, ben yalnızca kendi karar verdiklerimi yerine getirmeye çalışıyorum. bir nevi arınma evresindeyim diyebilirim.
SilYazında kullandığın dile bayıldım. Buradan okuyunca çok samimi geliyor.
YanıtlaSilBirde, herkese böyle pısırık görünmemek lazım. Özgüveni ortaya koy ki, kimseye ihtiyaç duyma. :)
teşekkürler bağyan.
Sil:)))))))