Bazen kendimi annemin işe yaramaz kardeşinin çok konuşan karısı gibi hissettiğim oluyor.
Etrafımdaki insanlara gereğinden fazla yardım etme isteğim, kendime ayırmak istediğim zamanın büyük bir kısmını kaplıyor ve o yardımın, işin aslı bana hiç bir şekilde geri dönmeyeceğini bilerek avutup duruyorum kendimi, insanları mutlu edebildiğime inanarak. Bir mum misali, hayatlarının bir kısmında onlara yardım edivermiş arkadaşları olarak görsünler beni istiyorum.
Nasıl bir acıma duygusuysa bu artık kendime.
Annemin kardeşinin karısı da öyle, fakat benim kadar basit seviyede bir yardımseverlik ihtiyacı değil ondaki. Onun verdiği sözler büyük, hem de boyundan büyük. Çapının farkında olmadan birilerinin umutlarına ışık oluverir gibi oluyor sonrası yok.
Benzer bir davranışı bana da sergilemişti. Sözde atanmak istediğim kurumun başındaki bakan yakın ahbabıydı ve dosyam önündeydi. Bir süre böyle oyaladı beni. Sonra çekti gitti hayatımdan. Daha doğrusu hayatımızdan. Görmüyoruz artık onu, çünkü kocasının öz babasının miras kavgasının içinde bulma ihtiyacı hissetti kendisini.
İşte boyundan büyük bir söz daha diye düşündüm o an içimden. Sözde her şey iyi olsun diye uğraşıyordu, fakat işin içinde daha farklı ihtirasları varmış, geç olsa da öğrendik.
Neyse ya, bana neyse elin bilmem nereli çirkefinden.
Daha doğrusu size neyse benim aile içi hikayelerimden...
abartıyorsun tabii ki :) yengen benzeri insanlar biraz tuhaflar bence. hepimiz rastlıyoruz onlara. sen çok farklı bir yerde duruyorsun. kendine haksızlık etme.
YanıtlaSil