Bunların içinde size anlatabileceğim kadar seviyesiz, iğrenç, tek taraflı çıkara dayanan ve ifrit edici bir tane var. İzbe bir yerde, iki adımlık ofisin içinde dünyaları kotarmaya çalışan bir “kreativ ajans”.
Bu dünyayı kotarma operasyonunun hemen hemen her anında türlü türlü hileden vehurdadan anlamanız gerektiğini, telif ihlallerinden ve bayağılıktan hallice bir karaktere sahip olmanızın beklendiğini bilmeniz gerekiyor.
Bir Kraliçe’nin blogunu takip eden yüksek kalitedeki (burada sizi bambaşka bir kefeye koydum farkındaysanız,) okuyucuları arasında böyle insanlar yoktur diye tahmin ediyorum ama araya karışmış birileri olabilir. Neyse.
Sözleşmeli çalışmanın önemi üzerine bir süre tek taraflı sohbet ettikten sonra (burada gözlerimi deviriyorum) arkadaşın hak yememek üzerine attığı nutku dinledim. Telif hakkı denen şeyi masanın üzerindeki kocaman bir dana budu gibi yutup sonra bana dinden ahlaktan hak yememekten bahsetmiyor mu... Hakkı hukuku yalnızca işletebildiği yerde kullanmayı seven bir başkası daha.
Ah yüce İsa.
Kraliçe 3. Elizabeth’e yüzlerce şükür ki o ajansla çalışmıyorum. Nasıl çalışayım, adam bana aylık 2.500TL’yi sıçsa ödeyemez. 180TL'ye bir tane tema almış, onunla 40 tane müşteriye iş çıkarmaya çalışıyor. İnsan, önce kendine bir döner kendine bakar, sonra tek ayak üzerinde müşteri söğüşlemeye bakar.
Next.
0 Yorumlar