30 yıl önce bugün şu saatlerde dünyaya gelmişim. Zeki Müren'in uhrevi bir sesle kendine sora sora bitiremediği "bilmem neden?" sorusunu ben de defalarca kendime sorduğum her seferinde istinasız şekilde yanıtını bulamadığım için artık bu soruyu kendime sormamaktayım artık. Doğa anamız bir şekilde bana da bu dünyada bir görev biçmiştir herhalde. En kötü ihtimalle öldükten sonra topraktaki bakterilere yem olurum, fena mı?
Hayatımı geçirmek istediğim ve hatta orada ölmek istediğim şehirden hometown'a geri dönmüş haldeyim. Hayallerim Libya'dan kalkıp hava sahamızı kapatan toz bulutları gibi safran sarı, hedef tahtalarım şimdilik göremediğim bir yerlerde ve belki de canımı en çok yakan şey yalnız oluşum.
Buraya bir yerlerde Memleket isterim şiirini sıkıştırıp olayı biraz daha ferro-dramatik hale getirmek isterim açıkçası.
Hem de hiç sevmediğim halde.
Geçtiğimiz sene kutladığım doğum günüme bir pastayla gelen entel görünümlü kırsal müşterimizin kutlama ayağına bana yüklediği ve karşılığında hiç bir şey vermediği işleri hatırladım sabah yatağın içinde iki kez kendimi sol elimle tatmin ettikten sonra. Neler geçiyor insanların başından; her ne kadar tanrı tarafından kutsanmış olsam da benimkinden de epeyce bir şeyler geçmiş. İşin belki de en güzel ve ilginç tarafı ben artık bütün bunların çoğuna dair hiç bir anıya kafamın içinde yer vermiyorum. Tanrı korusun ileride alzaymır falan olursam işte o zaman yandım. Hatırlamak istemeyeceğim bir çok şey var kafamın içinde. Anılar, hatıralar, deneyimler...
Neyse, size bana alabileceğiniz en güzel hediye kombinasyonu ile yepyeni bir yaştan merhaba demek istiyorum dantelli pembe şapkamı sallarken. Umuyorum kendime verme lüksünü gösterdiğim sözlerimden bir kısmını bu sene tutmayı başarırım.
Ayrıca, bu yazı şaşırtıcı derecede Kraliçe'nin blogundaki 1500. yazı. Artık şans mı, kader mi yoksa başka bir şey mi, bilmiyorum.
0 Yorumlar