Mezarlıktayız ve etrafımdaki onlarca mezarın üzerine bakıyorum.
Geleceğe dair travmatik bir yakarış olmanın ötesinde, mezarlıklar geride kalanlar için bir kendini tatmin etme aracı haline gelmemiş mi a dostlar?
Bin bir türlü rengarenk çiçek, olur olmaz taş parçaları, adeta birer gerdek yatağını çağrıştıran rustik mezar taşları... Anlı şanlı gerdek gecesine vakıf olamamış damatların kendi kendilerine doyuma ulaşmalarına nitelikli ve bir o kadar safça yaklaşmaları. Gelinlerinse vay hallerine.
Mezarlıklar geride kalanlar için birer hobi bahçesi mi, onu düşünmek gerekiyor. Özene bezene dökülen besince zengin topraklar, başka şehirlerden özenerek taşınan bitkiler, mezar uçlarına konan kuytulara doldurulan suların sevabıyla banyo yapacak olan kuşlar ve o kuşların birbirinden mutlu cıvıltıları; ve tabii aynı zamanda o kuşlardan kazanılacak sevapların büyüklüğü.
Bütün bunları, mezarını ölmesinin ardından adeta mini bir zen bahçesine çevirdiğininiz yakınlarınız yaşarken de yapıyor muydunuz acaba? Ya da sevdiklerinize verdiğiniz değer neden onlar ölünce kendisini gösterebiliyor?
Tıpkı ölümün ardından verdiğiniz gazete ilanları gibi, mezar taşlarınız da iki yüzlülükle dolu. Daha büyüğü, daha gösterişlisi, üzerinde daha duygusal mesajla bezeli, daha pahalısı, daha büyük puntolarla yazılmış olanı... Geride kalmayı başarmış başkalarının gözüne nasıl ve nerede girebilirseniz o kadar çok sevabınız olacak değil mi? Gazete ilanlarınız bir yere kadar kabul edilebilir; tabii altlarına şirketinizin ya da vakfınızın logosunu, web adresini yada adresini yazmadığınız sürece.
Vasiyetimdir, beni Erdemli'nin girişindeki deniz kıyısı mezarlığına gömün, taş ve işaret istemiyorum.
0 Yorumlar