Feodal bir haykırışla süslenmiş lateks aşırılıklar listemin başında gelen şeyin aslında yerde duran ya da havada uçan bir uçağın içinde kaos çıkarma merakım olduğunu fark ettiğimde bir elimde Galaxy Note 4'üm vardı; parmak izi okuyucusuna sosis parmaklarımdan birini sürtmek sureti ile ekran kilidini açarak #ATA'daki patlamanın detaylarını öğrenmek üzere Twitter'a bağlanabilmeyi umuyordum, öbür elimde de kocaman bir tabağın içine dilimlenmiş devasa bir karpuzu tutuyordum.
Farkındayım ki günden güne yaşlanıyorum ve karpuz ve kavun gibi meyvelere daha çok ilgi gösteriyordum.
Hayatımın ferro- minimize edilmiş değersiz detaylarla süslü gereksiz zerrelerinde, etrafımda olan insanların birbirine seviyesiz, basit ve genel kültürden yoksunmuşçasına saldırmasından, birbirine olmayacak laflar edip birbirlerini kırmalarından ve bu kırıklıkların kesiklerinden ne tür garip bir haz aldığım konusunda öylesine hiç bir fikrim yok ki, bu yarı yıpranmışlıkların bütüne dönüşmesinden elde edeceğim karlılığın ömrü hayatımda ne işe yarayabileceğine dair tek çıkarımım, içinde ister istemez yer aldığım mini- zümrenin içinde daha ayrıcalıklı ve savunma yönünden güçlü olabileceğim.
Belki de onlar güçsüz olsun ben güçlü olayım diye geçiyordur kafamın içinde yeşil sülfirik asit tankları kaynayan derin mahzenlerinin gün görmemiş inleyen küflü taşlarının arasında bir yerlerde. Sizce de öyle midir son derece değerli ve bir o kadar da muhteşem (nedense bu yazdığıma kendim dahi inanamadım) okuyucular, bir iktidar hırsı içinde olabilir miyim?
Ne boka yarayacaksa normal olmak; yaşasın queer olmak. (bu aralar herkes queer kuramcısı kesildi başımıza, tehlikenin farkında mısınız?) Halbuki benim istediğim şey, biraz dinginlik, biraz sakinlik, sıradan şeyleri rutin hale getirmeyi başarmış, olgunlaşmış, görmüş geçirmiş bir ruh... Demek iki yüzlülük benim de içime işleyen başlıca gerçeklerden birisi haline gelmiş aslında.
Filan.
0 Yorumlar