Bazen gün içinde hayatıma daha önce girmiş insanları düşünürüm. Acaba ne yapıyorlar, nerelerdeler, ne bok yiyorlar ve şimdi hangi şartlar altında yaşıyorlar falan filan diye.
Beklenmedik bir zamanda aklıma düşen bu insanlara dair %99 ihtimalle gerçekleşen bir başka durum ise bu aklıma düşüveren insanlarla ortalama bir hafta içinde öyle yada böyle bir şekilde karşılaştığımızdır.
Mesela, ilk okulda ölesiye sinir olduğum veledin ODTÜ'deki bir bölümde arş gör olma hali yada arada sırada adını anarak buraya düşürdüğüm bir başka arkadaşımın adını andıktan 3 gün sonra beni Facebook'tan eklemesi gibi.
Aq, dilek kapısının da açık olacağı zamana denk gelen şeylere bak.
Birebir fiziksel olarak yada Facebook'ta filan karşılaştığımızda hoş beş eder sonrasında yollarımıza devam ederiz. Bu da benim hayatıma dair bir başka merak etmediğiniz saçmalık olarak kayıtlara geçebilir.
Hayatımın bu yönüne dair tanrıya mini mini bir takım yakarışlarım olacak.
Belirli günlerin çoğunlukla belirsiz ve genellikle olur olmaz her bir anında düşündüğüm bir adamla henüz karşılaşmayı bırakın daha telefonla bile görüşemedik.
Evet, tahminleriniz doğru, kurabiyeden bahsediyorum.
Ulan bir ara lan, bir mesaj at, bir e-posta at lan. Ne yaptım lan ben sana seni sevmekten başka? Paranı mı yedim, para mı istedim, imkanlarını mı sömürdüm, üzdüm mü, kırdım mı? Ben bilmiyor muyum sanki yanındaki herif gibi gece gündüz senin paranı yemeyi, kendime tatil ısmarlatmayı, 200 TL'ye sikindirik bir tava filan alıp dünyanın öteki ucuna giderken bilet paramı dahi sana ödetmeyi?
Aramızda bir kez paranın lafı geçti, "why didn't you tell me or want from me?" derken tatlı tatlı, sana yeni aldığımız arabanı keyifle sürerken, "kendi ayaklarımın üzerinde durmayı başarmam gerekiyor" demem ki koydu zalımın bearı?
Oğlum bir kez ara bir lan, özledim, daha nasıl söyleyeyim sana? Nasıl çığlık atayım aramızda beş yüz kilometre varken? Şu yüreğine al lan beni artık, daima kalbimde olacaksın dediğinde sana inandım ben. Off of. Dayanamıyorum, gel. Amıma koydu sensizlik lan.
Neyse, içler acısı düşüşümü bir kez görmüş oldunuz, kraliçeniz böyle kul-köle-köpek oluyor işte. Bir daha zor görürsünüz beni böyle duygusal yönden zayıflamış halde.
By.
0 Yorumlar