Eskiden annem beni pazar günlerinin akşamında odun sobasının olduğu bir banyoda yıkardı. Hava hafiften serinlemeye başlayıp gökyüzü maviden rengi solmuş bir sarıya dönerken hafifçe bir ürperti gelirdi üzerimize ve banyonun sobası yakılırdı ve orası hamamdan hallice olurdu.
Havluları yıkadığımız deterjan kokusundan mıdır nedir yoksa kullandığımız şampuandan mı; üzerime bir rehavet çöker ve sonrasında erkenden uykuya dalardım.
Bahçedeki o efsane erik ağacının kuru dallarının altından gökyüzüne bakıp pazar gününü pazartesi sabahına bağlayacak olan uzun ve soğuk gecenin garip telaşını yaşardım. Pazar günlerini belki de ertesinde pazartesi olduğu için hiç sevmezdim, kasvetli bulurdum.
Bunlar neredeyse 25 yıl öncede kaldı ve ben şimdi 31. yaşımın ortalarına doğru vardım.
0 Yorumlar