Arınma devrim biraz çetrefilliydi.
Sabahleyin kendime bir bardak kahve doldururken geçen sene bu zamanlar ne yaptığımı düşündüm. Hayatımı yoluna koymaya çalışmanın yanında düzenli bir de ilişkiye sahip olabilmenin telaşı içindeydim.
Akdeniz'in tadını çıkarıp parılayan dalgaların arasındaki mutluluğumu suyunu üzerinde tutmayı başarmayı umuyordum. Burnumu boynuna gömdüğümde harika bir ten kokusunu alıp pazar günleri öğleden sonraları dünyanın öbür tarafından keyifli yemeklerin tatlarına bakabiliyor ve karşılığını kucak dolusu bir sarılma ile verebiliyordum.
İşte bu gibi güzel anların sonunu getiren şeylerin gerçeklik katsayıları için geçmişte beni üzenleri asla affetmemeye karar veriyorum her sabah uyandığımda. Nefretle üzeri bulutlarla kaplı Ankara gökyüzünün altında lanetler okuyup nefretimi kusarken.
Her daim nefret edeceğim, öldüğünde içimden dahi olsa "iyi ki geberdi pislik" yada "dünyadan bir pislik daha temizlendi" diyeceğim insanlar olacak.
Huyumu suyumu eski haline çevirmek, kendi beğenilerimi zevklerimi, hislerimi, kararlarımı, doğrularımı ve yanlışlarımı tekrar yoluna sokmak, davranışlarımdaki etkisini silmek, hüzünlü bir anıdan ibaret iğrenç kurmaca baskınlığından arınarak tekrar rayına oturmak için gereken zaman, her ne kadar benim için haddinden biraz daha fazla olsa da başardım. Çünkü dramaqueenler daima işi biraz daha ağırdan alırlar.
Cahilliğin, görgüsüzlüğün, ibretlik ve bir kadar da içler acısı platonik hazların para ettiği, bunların yanında iyi olmanın, erdemliliğin, karakterli olmanın, saygı duymanın bir o kadar da para etmediği zaman diliminde, artık geçmişe baktığımda canımı acıtan şeylerin niteliği artık daha yüksekte.
Ama ne yazık ki üzmeye, kırmaya ve dökmeye devam edebilecek karanlık da hala içimde.
0 Yorumlar