"Krizi fırsata çevirenler" hakkında ömrünüzden bir miktar harcayarak kafa yorduğunuzda - ki olmayan bir şeyi nasıl yoracaksınız onu da tam olarak bilmiyorum - kafanızda belirecek renklerden en baskın olanı yukarıdaki ûlvi Pantone renk kartonetindeki tuhaf portakal, mandalin ya da turunç tonlarından birisi olacak muhtemelen.
Üzerinde çalıştığım bir proje sayesinde elime geçen "Türkiye'deki tüm mağazalar listesi - Şubat 2020.xlsx" bilgisi dahilinde bu turuncu ile ülkenin neresinde karşılaşabileceğimi artık çok daha iyi biliyorum. Ve bu "yaygınlık" içten içe sanmıyorum ki sadece beni rahatsız ediyor olsun.
Türkiye'deki gıda sektörü bugün dahi gerçekten çok büyük beyler bearlar. Buna içinde ne tür bir yağ olduğunu bilmediğimiz ve "yarı miktarda" yağ içerdiği ilan edilen bol mono-sodyum-glutamat'lı cipsler de, içine bir sıkım kaynağı belirsiz çiğ köfte tepiştirilmiş ve küresel ölçekte lokal bir lezzet olarak satılan tuhaf ambalajlı çiğ köfte dürümleri de dahil.
Ve bu turuncu arkadaş faaliyet göstermeye başladığı ilk günden itibaren bu sektörde büyümeye kararlıydı, hiç vazgeçmedi.
İnanılmaz satın almalar gerçekleştirildi kızlar. Önce küçük mağaza networkleri turuncu markanın bünyesine girdi. Daha sonra biraz daha büyükler; buna Türkiye'nin bölgelerinde örgütlü perakendecilik yapan lokal marketler de dahil. En sonuncu kurbanı da zaten biliyoruz, güneş sarısı renge sahip olan marketler de turunculaştı.
Bakmayın reklamlarda mutlu görünen ailelere hizmet verdiği için 33 dişini birden parlatan heteronormatif kalıplarda sırıtan sterotip genç-çevik-ahlâklı genç imajına. Kimsenin uzun çalışma saatlerinden, üstü kapalı mobbingden bahsettiği yok.
Gıda tedariğinin de içinde olduğu bir sürecin böylesine tekelleşmesi çok sakıncalı. Çok fark etmeyip gelecekteki-güzel-günlerde-Alsancak'taki-çimlerde-starbucks-yudumlayıp-dün-gece-yediğimiz-yarraksı-çıkıntının-detaylarını-kolilerimize-anlatmanın-hayalini-kurmaktan çok daha fazlası gerekli olabilir. Düşünsenize, bir sabah kalkıyorsunuz ve sırf çok para kazanıyor diye ya da sahipleriyle arası bozulduğu için turuncu artık patlıcan moru bir renge dönmüş ve orada ucuz olur diye kapısını aşındırdığın ucuz markarnalar artık tedarik edilemiyor. Çünkü sen iPhone 11 Pro Max almak için makarnandan kısmayı göze almıştın. Artık o iPhone'u günde 5 kez kaynatır kalan suyuyla da banyo yaparsın.
Çoklu tedarik zincirlerinin var olması en az mahallede sürekli alışveriş yaptığın - ve bazen de bir dondurma için alıkmaktan geri durmadığın - bir bakkalın olması kadar iyidir. Tekelleşmenin karşısında dur bacım. Senin iyiliğin için söylüyorum.
0 Yorumlar