Ne güzel hayaller di mi?
Yeşil ağaçların altında alabildiğince sorumsuzca davranabileceğiniz tembel bir pazar öğleden sonrası.
Yazdan kalma enfes bir gün. Hadi şu havuzun içine kocanla birlikte çırılçıplak gir de bacaklarını adamın beline dola da orada bir kaç posta ver.
Uykuya dalıp gitmek için ne de güzel bir yer. Hatta şanslıysan King gibi bir adam seni şişme bir orkanın üzerine ters oturtsun ve tüm gün seni olmadık yerleriyle tatmin etsin.
Ama sadece hayallerde, ve belki şanslıysak da rüyalarda.
Hayat bizler için çok acımasız ve adil olmaktan uzak. Bir gün hıncı geçer de bize acımaya başlar da adil olmaya karar verir mi?
I don't think so.
Hayal kurmaya devam. Çünkü hayat denilen şeyin ayrılmaz bir parçası hayal etmek. Kafayı yemeden, dişlileri sıyırmadan, bir çılgınlık yapmadan yaşayıp gitmenin garantisi hayal kurmak.
Çoğu zaman, yataktan kalktığında dinlenememiş olduğunu fark ediyor musun? Hah, işte böyle bir şey çaresizlik. Kaçacak yerinini olmayışını bilmen belki de seni şartlandıran hayata tutunmaya. Hem çekip gitsen de nereye gideceksin? Başka bir yaşam şansını elde etsen bile kim bilecek ki yeniden burada, bu dünyada tam da istediğin gibi şekilde geleceksin?
Hayır, ne biliyorsun evrenin öbür ucunda bir yanardağın kenarındaki çinko bazlı bir taş olarak geri dönmeyeceğini?
O yüzden hayal et, hayal kur ve bu hayallerinin ne kadarını gerçekleştirebileceğine odaklan.
Çünkü hayat başka türlü geçmeyecek.
0 Yorumlar