Geçen sene filan da elektrikli arabamız çıkıyordu. Yerliydi ve milliydi. Güncel versiyon pek çok otomobilin tasarım prototiplerini yapan Pininfarina stüdyosundan çıkma bir platformun yalnızca bir varyantı. Aynı platform ve tasarım çizgisi bir sürü markaya daha satılmış halde. Hatta yolda olan arabalar bile var bu tasarım platformunu kullanan.
Türkiye'de tasarımcı kalmadı çünkü.
Müjde müslüman, aya gidiyormuşuz. Orada bir istasyonumuz olacakmış filan.
Beni almasın mı bi gülme.
Geçen sene mi ne, belki ondan önceki sene de olabilir; aya yol döşesek inanacak insanlar var memlekette diye açıklama yapmıştı birisi. Valla ne yapan söyleyeyim, bu gidişatla ben bile inanabilirdim bu futuristik mühendislik harikasına (!). Düşünsene, Ankara'da içine betondan ucubeler dikilmiş olan, eski yemyeşil AOÇ arazisinin ordan bir yerden bir sapak veriyorsun ve doğruca aya çıkıyor.
Tüm dünya işte o zaman bizi tam anlamıyla kıskanırdı işte.
Tabii ki sonucunda sorgu yok sual yok, hesap soran yok sen neyapıyon gı? diye paylayan yok. E hayal kurması da bedave; salla sallayabildiğini, at bol keseden, atarken de bir sürü parayı lansman bütçesi olarak filan harca.
Sonuçta bunun hesabını soran da yok.
Yer yüzündeki işlerimizi bütünüyle bitmiş gibi şimdi sıra Ay'da. Hatta dünyanın farklı yerlerinde birden ortaya çıkmaya başlayan garip ve esrarlı birer hikayeye büründürülmüş monolitlerin de içinde yer aldığı çılgın bir PR çalışmaları filan da yapıldı. Planların ortaya çıkmasının ardından bu konuya dair merak ettiğim tek şey, monolitin üzerindeki Göktürkçe'nin yerinde neden Arapça kelimelerin olmadığı.
Hani bir aralar ecdadın mezar taşını okumakla ilgili bazı eksikliklerimizden dem vurularak atılmış bazı adımlar vardı, tüm merakım ondan. Ecdad kavramının içine ta Orta Asya'dan Göktürkler nasıl ve ne şekilde girdi, büyük bir muamma.
İşin aslı, o gümüş renkli parıldayan monoliti Netflix'in filan bir işi sanmıştım ben. Atiye'nin son sezonunu öne çektiler de onunla ilgili ipuçları bırakıyorlar sandım.
Meğersem uzay ajansımızın reklamıymış.
Keşke normal şartlar altında yaşamını sürdüren insanların olduğu bir ülkede olsaymışız da bu habere gerektiği gibi sevinebilseymişiz. Ülkemizde gerçekleşen trajikomik olaylar sanırım 2021 yılında yakamızı bırakmayacak.
0 Yorumlar