Arkadaş, insanın bazen hakikaten yaşadığı devre, coğrafyasının getirdiği saçmalıklara ve daha pek çok şeyin içine tüküresi gelmiyor mu?
Hayırlı cumalar, hatırlı kahveler bu arada.
Elektrikli otomobiller dünyasının günümüz çevresini de kökünden değiştirdiği de bir gerçek. İyice akışkan ve oval hale gelmiş otomobil tasarımları elektrikli versiyonlarda agresif bir hale gelebiliyor. Gerçi elektrikli otomobil üreten pek çokları halen anlaşılması güç çizgileri yenilik diye sunsa da, ben kesinleşmiş hatların daha ön planda olması gerektiğini savunuyorum.
Çinli bir markanın çatısı altında olduğuna hâlen inanmakta zorluk çektiğim Volvo ve onun, daha performanslı geleneksel yakıtlar kullanan kardeşler üreten imajından komple elektrikli otomobillere evrilen Polestar markasının yeni bir güzelliği ile başbaşayız; Polestar O2.
Bence oksijenin kimyasal formülü. Bu araba, üstü açılan elektrikli bir otomobilin olabileceği en seksi formlardan birisine sahip.
Düşünsenize, çalıştığınız yerin otoparkına bu otomobille giriyorsunuz; arabanın üstünde açık, üzerinizde beyaz ince bir gömlek var ve sürüş ayakkabılarıyla ofiste en fazla gıcık kaptığınız kişiye başınıza selam veriyorsunuz.
Atıyım mi seni ofise kadar?
Ahahah, nasıl ferrotrajedik bir haykırış. Bütün geçmişin intikamını tek seferde ve karşılığı kolay kolay verilemeyecek şekilde alıyorsun.
Abi seviyorum ve bazen de destekliyorum ben bu intikam olaylarını. Kimmmmmmmmmmse kusura bakmiycak. Neyse, biz yine Polestar O2'ye dönelim.
Var bir hayalimiz ve. 🚬
0 Yorumlar