Baş tasarımcısının "bendeki sınırsız" hatırına, BMW'ye ve Neue Klasse Vision'a övgüler

Gelecek nesle aktarmak istediğimiz miras parçacıkları içinden benim alacağım nasip anca bir kaç parça paslanmaz çelik çatal bıçak takımından ibaretken, otomobil üreticilerin bugünden üzerinde çalışıp geleceğe aktarmayı istedikleri futurizmin bazen köşeli bazen de çok kullanılmış bir sabun gibi yuvarlatılmış köşelerine hayret üstüne hayret etmeye devam ediyorum.

BMW'nin öle bayıla kendisini takip eden bir takipçisi olmamakla birlikte özellikle 3 Serisi'nin GT formlu kasasına karşı önemli hisler besleyen biriyim. Kaldı ki marka ile olan etkileşimim yalnızca baş tasarımcısı Domagoj Dukec'in paylaştıklarından ibaret. Çok güzel yaşlanmayı başarmış, bin yıllık viskiyi andıran hoş bir dilf kendisi ve 2023 yılı itibariyle 48 yaşında.  Lol,birinin benim bu akıl sır ermeyen çirkin kıslançlık krizlerime bir son vermesi gerekiyor. Onu ve o harika görünüşüne eşlik eden üzerinde epeyce çalışıldığı belli olan gülüşünün çevirdiği yüksek beğeni ibresinin yönünü bir kenara bırakak olursak eğer,  gerçekten çekici ve alımlı bir adam. Hani şöyle yanında yürürken kendi kendinize kasılacağınız tiplerden. Hatta "yatakta bana ne istiyorsan yapabilirsin" dediklerimizden. Ay bir türlü çıkamadım radarından herifin. Neyse, biz BMW'ye ve onun gelecek vizyonuna dönelim.

Otomobilde bir geçmişe özlem, bir back to the past izlenimi genellikle var. Bu vizyonda ilerlemeyen tek grup sanırım Stelantis altındaki Peugeot ve Opel gibi gruplar. Her ikisi için çıkan yeni modellere bilmem neyimin suyu akarak bakıyorum. BMW'nin Neue Klasse Vision otomobilinde de durum böyle; otomobil adeta bir kaç jenerasyon önceki 3-Serisi'ni andırıyor. Sanırım büyüklük açısından da 5-Serisi'ne yakın bir yerde. Kim bilir, belki de 5-Serisi'nin gelecekteki haline bakıyoruzdur filan da, bir Daisy kadar da heyecan verici değil. Sadece Bay Dukec için katlanıyorum buna ya.

Burada, en azından BMW'yi BMW yapan ve marka imajında önemli bir yerde duran kocaman böbreksi ızgarasını nereye alıp ne yapacağına dair bir fikir de edinmiş oluyoruz; böbrekler gözlerle birleşiyor. Bir yandan da, günden güne küçülen aydınlatma grupları ile, insan kendi kendine sormadan edemiyor; gelecekte farlara ihtiyaç duymayacak mıyız? Hani halihazırda birbiri ile farklı şekillerde iletişim kuran Tesla'lardan falan bahsediyoruz, belki de sensörler öylesine bir hale gelecek ki, farla aydınlatma mı, o da nesi, nasıl yani, epey oldschool bir şey diyeceğiz, kim bilir.


 

Klasik olarak değerlendirdiğimizde, bir parça kullanılmış lavanta kokulu ve gözyaşı ile sulanmış banyo sabununu andıran Mercedes'in CLA konseptine kıyasla daha erkeksi, kısmi olarak maço ve bence yeni jenerasyondan daha fazla ilgi çekecek bir otomobile bakıyoruz. Karakteristik olarak Mercedes ne kadar yuvarlanır ve köşelerden arınırsa BMW bunun tam tersini yapmış ve -aslında rahmetli tanrıça 438'in bir deyişi bu, gitgide feminenleşen piyasada bu başka türlü de olabilir demenin bir yolu olmuş.

Bu düşük bütçeli ve bol övgü soslu içeriğin Bay Dukec ile bir akşam yemeği ile bitmeyeceğini bile bile, kendisine Go On Daddy! diye tezahurat ederek sözü sonlandırmak istiyorum. (İsmini nasıl telaffuz ediyorduk?)

Tamam, belki de kendisinin bir başka harika işi olan köknar yeşili rengi Z4'ün touring coupé'siyle bana bir tur da attırmasına izin verebilirim.

Yorum Gönder

Copyright © xCoach. Designed by OddThemes