
Lütfen ısırma diye inledim oturduğum koltukta.
Alçak ve kahverengi ahşap ayakları aşınmış limon küfü renkli kadife koltuğun süngeri eskimiş ve tam ortasında büyükçe bir çukur oluşmuştu. Kim bilir benden başka kaç adam daha oturdu o koltukta. Ortasındaki rahat çukura popomu rahatça yerleştirmiştim. Kot pantolonum bacaklarımdan aşağı sarkmış, kahverengi bağcıklı ayakkabılarımın üzerinde ağır bir külçe gibi, koyu mavi renkli bir yığın oluşturmuştu.
Kendinden başka küçük bir yarı çapı anca aydınlatan sıcak renki bir ampülün ışığında, gözlerim duvarlardaki eski çerçevelere ve içindeki fotoğraflara takıldı. Aynı anda bacaklarımın arasına eğilmiş adamın kelleşmeye başlamış gri saçlı başı bir yukarı bir aşağı gidiyordu. Kasıklarımda ani bir kasılma hissettim, yoğun bir zevk dalgası tüm bedenimi yaladı. Avucumun içini terden nemlenmeye başlamış başının üstüne koyup avucumla saçlarını karıştırdım. Halinden hoşnut bir iniltiyle biraz hızlandı, aynı elimi çenesine dayayıp baş ve işaret parmağımla adem elmasını buldum. Hşşş... Biraz yavaş, anın tadını çıkarmak istiyorum...
Kendinden başka bir erkeğe ağzıyla zevk vermek konusunda acemi olduğunu hissettim, ama değil de gibiydi. Elleriyle açıkta duran, kıllı ve çıplak baldırmarımı kavradı, sertleşmiş erkekliğimi ağzının içinde kasarak boğazına doğru itekledim. Derin bir garklama ile salyayla kaplı, dimdik ve sert aleti ağzından çıkarıp salyası çenesinden aletimin başına doğru ince ve kopmaya yüz tutmuş ince bir bağ oluştururken toplarımı teker teker ağzına alarak vakumlamaya başladı. Üzerinden salya sızan kıpkırmızı erkekliğim alnındaki bir kaç tel saça değiyordu ve istemsizce irkilip dikleşiyordu.
Sündürme lütfen! diye inlerken boğazımdan bir hırıltı yükseldi. Bir anlığına çok acımıştı tüm varlığımı taşıyan hazinem, fakat o acıyı sevmiştim, tıpkı daha öncekiler gibi. Ayak bileklerimden tutup baldırlarımı havaya kaldırdı ve ağır pantolonumu her iki ayağımdan da teker teker çıkardı. Karşısında yalnızca bileklerimin üstüne kadar çekilmiş bordo renkli pamuklu çoraplarım olduğu halde, belden aşağım çırılçıplak oturuyordum. Üstüme giydiğim beyaz renkli penye tişört, sertleşerek dikleşmiş meme uçlarımı gizleyemiyordu.
Ayak bileklerimi tekrar kavradı, gözleri sol ayağımdaki çoraptaydı. Bacaklarımı özenle ve teklifsizce omuzlarına yerleştirdi. Onu içten içe o kadar çok beğeniyordum ki, o anda ayağa kalksa ve içine girmek istiyorum dese hayır demezdim. Şaşkınlıkla ne yaptığına baktım. Terden yer yer ıslanmış buz mavisi renkli saten gömleğinin önündeki düğmeleri koparırcasına açtı ve gömleğinin önünü çözerek beyaz atletini sıyırıp şeftali tüyünü andıran ince bir tabaka kılla kaplı göbeğini ortaya çıkardı.
Elimde yaklaş yapıp avucumun içiyle göbeğini okşadım. Kılların parmaklarımın arasından kayarkenki hissine kapıldım. Ben onun bedenini okşayıp gözlerinin tam içine bakarken o lacivert renkli kumaş pantolonunu kalınca belinde tutan kahverengi kemerini çözüp koyu yeşil renkli slibini ortaya çıkardı. Belimi iki büklüm oturduğum koltuğa bastırıp bacaklarımı biraz daha araladım.
Bacaklarımı omzuna bir kez daha iyice yerleştirip dizlerini kırdı, kilodunun bir paçasından sertleşmiş aletini çıkardı ve baldırlarımın üst tarafından tutarak başını çoğu adamın hayatı boyunca hemen hemen hiç keşfetmediği yere gömerek yumuşak diliyle keşfe çıktı.
Önünde sallanan aleti kalkmış haldeyken on - on iki santim anca var yoktu, Dizlerinin üstüne eğildiğinde bacaklarının arasında kaybolmuş ve yalnızca pembe renkli, ileri geri gittikçe girdiği delikte kaybolup ortaya çıkan çekingen bir yılan gibi kendini belli eder olmuştu.
Başımı tüm bedenimi yalayan yoğun bir haz dalgasıyla geriye doğru attım. Bacaklarımın kendiliğinden aralanmasıyla birlikte dili bedenimin en gizli yerlerinde dolaşmaya başladı. Boğazımdan yükselen iniltilere karşı koymaya çalışıyordum ama halinden o kadar memnun bir şekilde memnun ediyordu ki kendimi tutamadım ve nefes alışverişlerim iniltiye dönüştü.
Gözlerim loş ışıklı odanın içinde iyice kararmaya başladı, çareyi gözlerimi yummakta buldum. Dili bir anlığına içimde geziyor, ardından toplarımı vakumluyor ardından bir kaç günlük sakalını aletimin başında gezdiriyor ve bu döngü sanki sonsuza dek böyle sürecekmiş gibi devam ediyordu.
O küçük, pembe kafalı ve kalın aleti içime soktuğunu hayal ettim. Yüz kiloluk kıllı bedenim eski püskü bir koltukta iki büklüm halde zevkle inlerken o küçük, muntazam bir şekilde sünnet edilmiş ve altındaki traş edilmiş iki iri toptan öz suyunu salmaya hazır haldeki alameti içimde gezdirmesini istedim.
Ayak bileklerimden kavrasın ve kalçalarımı, içime iyice girebileceği bir pozisyona getirene kadar kaldırsın ardından içimde gezdirsin. Aletim istemsizce kasıldı, bacaklarımın arasındaki adam aleti yumuşak dilinin üstüne alıp ağzının içinde çevirmeye başladı. Gözlerimi açtım ve kafamı aşağı doğru eğdim, mutlulukla parlayan gözlerini yakaladı gözlerim, bir anlığına sol gözümden bir damla yaş yuvarlandı.
Onun üstüne oturmak istiyordum, kalın kafasının içimde girdiği anı hissetmek, her sokup çıkarışını hissetmek, gerektiğinde haykırmak, ter içinde kalmak ve onun mükemmeli temsil eden yuvarlak göbeğinin üstüne o zamana dek hiç boşalmadığım gibi tazyikli, bol ve yarın yokmuşçasına boşalmak...
Kafasını bacaklarımın arasından, ellerini de baldırlarımdan çekti. Derin derin nefes alışverişini hissettim ve gözlerimi açtım. Kalın parmaklı güçlü bilekleriyle kahverengi deriden ayakkabılarımın bağcıklarını çözüyordu iki dizinin üstünde, dizlerinin arasından pembe renkli aleti görünüyor ve kalp atışlarıyla birlikte zonklarcasına inip kalkıyordu.
Sol ayağımdaki deri ayakkabıyı çıkardığında göz göze geldik. O bir saniyelik buluşmada gri gözlerinde içinde bulunduğu durumdan aldığı hazzın ne kadar büyük olduğunu okudum. Ayakkabıyı yere koymak yerine güçlü bilekleriyle topuğundan kavradı ve az önce içinde ayağımın olduğu yeri burnuna götürdü.
Aldığı kokudan duyduğu hazla gözleri kapanırken, gerçek deriden yapılmış ayakkabıya geçen ten kokumun ve sadece ayaklarıma sıkmak için aldığım parfümün kokusu sanki benim de burnuma doldu..
Boşalmak üzere olduğumu hissettim, bacaklarımın içleri kasıldı, gözlerim kısıldı ve göğüslerimin altına kadar sıyrılmış olan beyaz tişörtümün içindeki meme uçlarım daha da sertleşti.
Bedenimdeki bu irkilmeyi gören adam daha ileri gitmeye karar verdi. Yeniden ayaklarıma yaklaşarak bu sefer bordu renkli çoraplarımı çıkarmaya başladı ve çorapları iki elinde büyükçe bir yumak haline getirdi.
Ne yapmaya çalıştığını anlamak için merakla ona bakıyordum. Çorapları bir süre elinde çevirirken gözlerini gözlerimden ayırmadı ve ardından elindeki çorapları burnuna götürdü. Şahin gibi keskin bakan iki kaşın altında ateş gibi parlayan gözleriyle beni izliyordu.
Ten kokuma bulanmış çoraplarımı burnunun önünde tuttuğu halde.
Napıyorsun sen bana diye inledim gözlerinden gözlerimi ayırmadan. İkimizin de dudakları kurumuştu.
Sakince yanıt verdi; erkeklik alametlerinin tadına bakıyorum.
Alamet dediği de siyah renkli pamuklu satenden kilodum, bordo renkli çoraplarım ve kahverengi deri ayakkabılarımdı. Hepsi özenli bir çabayla üstümden çıkarılmış ve odanın çeşidi yerlerine fırlatılmıştı.
Elim ister istemez kasıklarıma doğru gitti ve aletimi yakaladım. Bileğimden sıkıca yakaladı, hayır, kendin değil. Fısıltıyla konuşuyordu.
Daha sonra bacaklarımı karnıma itekleyerek üstüme eğildi ve zevkten mosmor olmuş aletim iyice içine kaçtı. Üstüne eğilerek aletimin başına küçük bir öpücük kondurduktan sonra daha aşağı inerek diliyle yeniden arkamı keşfetti. Dili çok kaygan ve artık çok rahattım, güvenimi kazanmayı başarmıştı.
İçimden uyarılmaya başlamıştım. Diliyle önce etrafını yalıyor sonra yavaş yavaş içine giriyordu. Halinden memnun şapırtılar çıkarıp beni adeta nemli diliyle becerirken, ben beyaz tişörtümü iyiye sıyırıp açıp kıllı göğüslerimi ve diklemiş pembe meme uçlarımı dışarı çıkardım. Göz ucuyla bana bakarken, bacaklarım omzunda ve kafası da bacaklarımın tam arasındayken meme uçlarımı sıkıştırıp bırakıyor ve duyduğum acıyla yaşadığım hazzı ortak bir potada eritmeye çalışıyordum.
Ritmik olarak sertleşip kasılan ve kalp atışlarımla senkronize şekilde nabız gibi atan, öz suyumu salmamak için büyük çaba sarf ettiğim aletime sıkıştırarak kızarttığım dimdik meme uçlarım eşlik ediyordu.
Lütfen diye inledim, sok artık.
* Kapak fotoğrafı yapay zeka ile üretildi.
0 Yorumlar