Ruhumun derinlikleri

Ruhumun derinlikleri

Önce havlumu aralayıp bacaklarımın arasında gezdirdi ellerini. Yumuşacık parmakları önce toplarımda, daha sonra da sertleşmeye başlamış penisimde dolaştı. Hmm dedi beğeni dolu bir sesle, olur bununla tamam. Seni içime bile alırım.

Muzipçe gülümsedim, kalp atışlarım kulaklarımda uğuldarken göbeğimin tam üzerinde düğümlediğim havlumun üzerinden çekerek çam ağacından yapılmış derme çatma küçük odaya soktu beni. Burnumu ağaç kokusu doldururken tek kişilik, dar ve doktorların muayenehanelerinde hasta muayene ettiklerine benzer rahatsız bir yatağa sırt üstü uzanmamı istedi.

Gözlerinden fışkıran şehveti kısılmış ve sanki halisünatif bir maddenin etkisindeymiş gibi izlerken, bir zamanlar sanırım mavi olan fakat yıkanmaktan rengi solarak kesif bir gri renge dönmüş sert havluyu çözerek yere bıraktım, kasıklarımı önce soğuk bir esinti yaladı, sonra adamın nemli ve ılık dili.

Hazla dörde katlanmıştım, sırt üstü uzanmış tavandaki çıplak ampulü izlerken bir bacağımın yere sarkmasına aldırış etmemiştim. Adam dilini sertleşerek dimdik olmuş erkekliğimin başında gezidiyor, diliyle deliğimi aralıyor, kalın parmaklarıyla toplarımı sıkıştırıyor ve orta parmağıyla içimde; aynı zamanda ruhumun derinliklerinde geziniyordu...


Yorum Gönder

0 Yorumlar