Masamda otururken birden kalkıp bilgisayarımın tarayıcısının ayarlarına girip geçmişini sildim ve sonra patronumun odasına girip işimin çıktığını ve çıkmam gerektiğini söyledim. Hazırdım.
Erinmeden şehri boydan boya geçerek klasik şer yuvasının yolunu tuttum: hamamdaydım. Kendimi kaptırsam sonuna çok kolayca varılabilecek bir yakınlaşmanın ardından ilk kez gerçekten birisiyle yakınlaşma ihtiyacı hissettim.
İçeri girdiğimde yoğun ve aç bakışlar karşıladı beni. Peştemalinin üstünden çatalı görünen bir adam bakış attı ilkin, ardından kara kuru, çelimsiz ve çirkin bir başkası. Göbek taşının etrafında dolaşırken daha önce orada karşılaştığımız bir adamla göz göze geldik, selam verdi, ben de aldım.
Bir gidişimde, bana omuzundaki ağrıyı ovup ovmayacağımı sormuştu ben de severek kabul edip omuzunu ovmuştum o yerde çırılçıplak otururken ve irice penisiyle oynarken.
Hatırladı beni. Omzunu sordum, geçmiş. Yeniden ovar mısın dedi, kabul ettim ve kabinine girdim.
Ağır ağır peştemalini çözüp alçak mermerin üzerine oturdu. Bir eli yine aletindeydi. Elini tutup oradan çektim ve sırtını duvara yasladım. Tüm vücudu savunmasızca karşımdaydı. Göğüsleri, gözleri, dudakları, kasıkları... Öylesine güzel bir adamdı ki.
Sabunu köpürtüp ensesini ovmaya başladım, kafatasının arkasının altına dokundukça yükselen ağrısıyla başa çıkmaya çalıştı kafasını omuzlarına çekerken, sonra ağrı eşiği yükselince geri kaldırdı yukarı. Kulaklarının arkasına dokundum orta parmaklarımla, gevşiyordu, gevşedikçe de erkekliğindeki sertlik daha da artıyordu. Ayağa kalkıp kafasını göbeğime yasladım ve omuzlarını acıtana kadar sıkıp bıraktım. Ellerini kalçalarıma sardı kaçmak istercesine, bu benim durma işaretimdi. Yasladım geriye kocaman, sarışın adamı. Parmağındaki alyansa dikkatim kaydı, öylesine yakışıyordu ki ona.
Ilık suyla kafasını yıkadım, sabunu omuzlarından akıttım. Karşısına çöküp oturduğumda, aslında benden çok da farklı olmayan bir adamın olduğunu biliyordum karşımda. Benimle aynı şeyi yaşamak için gelmişti oraya, gevşemek, rahatlamak ve ruhunu rahatlatmak. Pom'dan sonra bir başka erkeğe dokunmam gerektiğini de biliyordum ve bir yerden de başlamam gerekiyordu...
Dizlerimin üzerine çöküp iri penisiyle aynı hizaya geldim ve... Sıcaklığı, damağıma değen pembe başındaki ritmik kalp atışı ve dudaklarımın arasındaki yumuşaklıkla sertlik arasındaki hissi hala aklımda.
Bir erkeğe hizmet olarak düşünmedim bu yaptığımı, yalnızca Pom'dan sonra yapabilecek miyim diye denemek ve biraz da özlemimi gidermek için o adamı ağzıma aldım. Bir kaç ay önce KTOG'un yazdığı yazıdaki kategorileri göz önüne aldığımzda, her ikimiz için de kesinlikle doyurucu bir deneyimdi. Ilık ılık elime boşalırken, koskoca adam sarsılıyordu, bir kaç kez ılık ve kaygan dölüyle morarmış başını sıvazladım, ortadan ikiye katlandı. İşte görmeyi en çok sevdiğim sahne: bir erkeğin en savunmasız olduğu zaman: boşalma anı.
Biraz dinlenirken ben de bacaklarının içine masaj yaptım, ılıklığı devam ediyordu yumuşak ve sarkık torbasının.
Masaj için teşekkür ederken ondan küçük bir şey istedim. Gözlerindeki bıkkınlığı görmesem, adamın iyi bir aşk adamı olmasa bile tutkulu bir partner olabileceğini düşünebilirdim kendimi kandırırcasına. Bir tek şeye ihtiyacım vardı yıllar sonra aslında.Kaybettikten sonra değerini anladığım ama hayatımdayken de hep bir parçamız olan...
Bana sarılır mısın? Buna ihtiyacım var.
Sarıldı, sıkı sıkı sarıldı. Sonra kabinin perdesini elimle kaldırarak dışarı çıktım ve herhangi biri oldum.
İhtiyacım olan, bir hamamın kurnasında beni buldu.
Nisan 06, 2015
xCoach Incomprehensible
Daha önce hiç hamama gitmedim. Bu yüzden nasıl bir ortam oluyor orada, tam anlayamadım.
YanıtlaSilNe kadar duygulu bir yazı yazmışsın. Özellikle sonunda gözlerim doldu.
Her şeye alışılıyor sevgili xCoach. Kabullenmek zaman alıyor sadece.
Sana Ankara'da temiz bi hamam bulalım :)
SilKaracabey güzeldir mesela. Temizdir :))
''Kaybettikten sonra değerini anladığım ama hayatımdayken de hep bir parçamız olan...'' ~ muhteşem yazım. :')
YanıtlaSilmerci :))
Sil