Bugün 6 Şubat 2023 ve bugün, ülke tarihindeki en büyük felaketlerden birini yaşadık.

Bazılarımız için kavganın hiç de zamanı değil, bugün birlik günü, bugün birliktelik günü...

Hayır aslında, bence tam da bugün yıllardır ödediğimiz deprem vergilerinin nereye gittiğini, nereye ve nasıl harcandığını ve bu işin içinden nasıl çıkacağımızı tam da karşılarına çıkarak sormamız gerekiyor.

17 Ağustos depreminin üzerinden yaklaşık 25 yıl geçti ve biz, depremlerin Türkiye için bir sürpriz olmadığını biliyoruz. Önlem alınacak diye doğrudan ve dolaylı olarak bir sürü vergi ödedik ve ülkenin bir bölümündeki en az 10 il, adeta üzerinden dozer geçmiş gibi dümdüz olmuş, üzerinden neredeyse 24 saat geçmiş olmasına rağmen bazı yerlere yardım bile gitmedi. O günden bugüne tek bir faydalı adım dahi atamamış olmamıza ben, şahsen kendi adıma öyle çok üzülüyor ve hayıflanıyorum ki.

Verdiğim verginin nereye gittiğini ve nasıl harcandığını bugün sormayacağım da ne zaman soracağım mesela?

Trajikomik olan ne biliyor musunuz?

Yetmezmiş gibi insanlar tonlarca betonun altında inlerken ve yardım isterken akşam vakti selâ verdiriliyor.

Ben başımıza gelen her şeyin ardından selâ okunmasından çok sıkıldım mesela. İyi misiniz siz, neyin selası bu? Molozların altında donup kalacaksınız zaten, peşin peşin okuyalım da çıkın aradan mı?

Sırası mı? Diyanete ayırdığımız bir sürü ödeneğin karşılığı ölmeden selamızın okunması mı?

Bugün 6 Şubat 2023, saat 21.30. Tarihe bir yerlere not düşmek için söylüyorum;

Kahramanmaraş'a bağlanan yollar yıkıldı; yalnızca helikopterle ulaşım sağlanabiliyor. Malatya, Adıyaman, Hatay, İskenderun ve Kırıkhan gibi yerleşim yerleri yerle bir oldu, depremin üzerinden çok uzun bir zaman geçti fakat henüz enkaz altında insanlar var.  Kışın ortasındayız ve mevsimin en; ama en soğuk günlerini yaşıyoruz, önümüzdeki günlerde bölgede kar fırtınası bekleniyor. Amik gölü kurutularak üzerine yapılan Hatay Havalimanı'nın pisti ve İskenderun limanı kullanılamaz hale geldi, şehirlerdeki hastaneler dahi yıkıldı. Yani acil bir durumda şehirden çıkmanın en kolay ve hızlı yolları kısmen kullanılamaz hale geldi. Çok sayıda ölü ve yaralı var, ölü sayısı belirttiğim tarih itibariyle yaklaşık 2000 ve sabah kalktığımda muhtemelen daha fazla olacak.

Ve bugün, hiç olmadığı kadar gür, çok sesli ve bıkmadan, usanmadan sormamız gerekiyor, vergilerimiz nerede?

Ve ben, hiç bir şey yapmadan oturmaktan oldukça rahatsız hissediyorum. Oturduğum yerde kendi kendime konuşuyor, bazen kontrolsüz sanrılar yaşıyor, ağlıyor ve olmayan birilerini karşıma alarak sözde çözümler üretiyorum. Oturduğum evin pencerelerinden birisi Ovacık Tabiat Parkı'na, öteki tarafı da uzaktan da olsa Nif Dağı'na bakıyor ve İzmir'de şimdiye kadar görmediğim şekilde bir fırtına esiyor. Her tıkırtıda, dışarıdaki herhangi bir ışık yanıp sönmesinde yada bir parlamada irkiliyor ve yerimden kalkıp bir yerlere gitmek üzere tetikleniyorum.

Başıbozukluğa, denetimsizliğe, kural bilmezliğe, lümpenliğe, kibre, ahlaksızlığa, soysuzluğa, fırsatçılığa, duyarsızlığa, bencillğe artık tahammülüm kalmadı benim. Dayanamıyorum bunların hiç birine. Keşke elimde bir güç olsa diye hayıflanmaktan ve çözümsüzlükle yataktan kalkmaktan bıktım. Bir gün bir çözüm bulunacak ve bu günler de geride kalacak diye geçiyor aklımdan ama, geçmeyebilir, buna da hazırlanmam gerekiyor.

Bu ülkede insan da olsan, hayvan da olsan, dağ başında zeytin ağacı, deniz kıyısında muz da olsan ne değerin var ne kadrin ne kıymetin.

Belki de başka bir yaşamda şansımı tekrar denemek en iyisi gibi, en doğru ve çabuk şekilde nasıl olur, ona da bakmam lazım.

Yorum Gönder

Copyright © xCoach. Designed by OddThemes