Kleopatra'nın gençlik havuzunun başındaki mağrur bear: Hamamda nasıl domine edildim?

Yüzümdeki sakalların içindeki ve saçımdaki beyazların sayısı arttıkça, yeniden kazandığım düzenli beslenme alışkanlığı ve bu yılın sonuna doğru gerçekleştirmek istediğim yeni hedeflerime ulaşma çabam neticesinde başka bir boyutta kazandığım özgüvenimle, cinsel hayatımda hayatımın hiç bir aşamasında olmadığı kadar aktif ve istekli hissediyorum.

Her akşam uyumadan önce ve ertesi gün uyandıktan sonra en az bir kez boşalmak bana kendimi daha dinç hissettirirken gün içinde daha okunaklı, sabırlı, kibirli, acımasız ve biraz da duyarsız olmamı sağlıyor. Bunu yaklaşık kırk yaşımda hissetmiş olmam da ayrı bir hezimet aslında.

İzmir'in şêr yuvalarının girişinin 15 lira olduğu zamanları hatırlıyorum ve muhtemelen içerde benim ne tür ruh hallerinde hangi pozisyonlarda neler yaptığım konusunda fikir sahibi olan hamamcı teyze ile o zamanları yâd ediyoruz. Hatta birlikte Kültür Bakanlığı'nın İzmir Hamamları isimli ufuk açıcı eserini incelediğimiz de oluyor. Kültür Bakanlığı'da ne tür bir şeye alet olduğunun farkında değil. Sonra belime peştemalımı Ramses'in, Nil'i törensel bir zarafetle geçip Nekropol civarında kendine 4+1 dalgalı piramit yeri bakmaya gittiği ruh haliyle bağlayıp içi bütünüyle buharla dolmuş hamama giriyorum.

Tabii ki içeri girerken göz ucuyla içerde kaç kişinin olduğunu anlamaya çalışıyorum. Bu ipuçlarını size kimse vermez ama, kilitli kaç kapı olduğunu şöyle bir göz ucuya süzseniz içerde yiyeceğiniz nanelerin boyutu hakkında da  tahmini bir fikir sahibi olabilirsiniz.

Kel, göbekli, kıllı ve bıyıklı erkeklere olan ilgimin her zaman farkındasınız. İşte avım karşımda, yerde ve peştemalının önünü iflah olmaz bir mutaasıplıklarla kapatmış yıkanıyordu. Bundan iş çıkar mı acaba?

Çıkacak gibi görünmüyor ya, neyse. Ben peştemalımı belimden sıyırıp kendimi ılık duşun altına atıyorum,   göz ucuyla bile bakmıyor. Sanırım hetero, yazık. Sonra kendimi karanlık ve içinde göz gözü görmeyen buhar odasına atıyorum. Çırılçıplak, öylesine saf ve öylesine savunmasın şekilde peştemalımın üzerine yüz üstü uzanıyorum. Lütfen ben öyle yatarken ve dünyanın en derin uykusunu uyurmuş gibi yaparken içeri girsin; az önce özene bezene sakladığı peştemalını sıyırsın ve üstüme çıksın. Böylesine arsız ve ucu bucağı nereye gideceği belli olmayan sınırsız hisler içindeyim. Kalkıp duş alıyor ve zonklayan erkekliğimi en azından birazcık gevşetmeye çalışıyorum.

Ay şekilli bıyıklı, üzeri şeftali tüyüyle kaplanmış göbeğini göbek taşının etrafında döndürüp duran adam en nihayetinde karanlık saunaya giriyor ve saunanın en uzak ucuna oturuyor. Yüzü bana dönük, benimse göbeğim olabildiğince ayrılmış iki bacağımın üzerinde hoş bir kıvrım gibi duruyor. Edep yerimi ise bir parça peştemal örtüyor. Adeta Kleopatra'nın bin yıllık yükünden arınmak üzere geldiği ve orada ebedi bir ölümsüzlüğün sırrını yudum yudum içtiği gizli, antik ve suyu kadim bir havuzun başında, mağrur bir imâ ile derin düşüncelere dalmışım da, bir yandan da iffetimi, erkekliğimi  ve namusumu koruyabildiğim kadar korumaya and içmişim. Erkeğiz, malımız meydanda diye oramızı buramızı mı açacağız? Ayrıca hangi erkeklik, hangi namus, hangi iffet?

Göz ucuyla yan tarafa bakıyorum; daşşaklar peştemalın altından kendine yer açmış, üstünden de kendi eli şaftı okşuyor. İşte beklediğim an. Yerimden kalkıyorum ve önce dışarı çıkar gibi yapıp ardından adama o doğru dönüyorum.

O anda dışarıdan nasıl göründüğümün bir önemi yok. Kırklarında, kırlaşmış sakallarıyla ve saçlarıyla buhar odasındaki mermer oturağın üzerine yüzü koyun uzanıp adamın peştemalını aralayıp kafamı on üç on dört santimlik pembe başlı yarağın üzerine gömüyorum. Nasıl da özlediğim hareketler, demekki olgun erkek sikmeyi seviyor. Bir gören olursa diyor, ama öte yandan iteklemiyor; işimizi çabuk görürsek yakalanmayız. O sırada ağzımın içinde biriken tükürüğü adamın bacaklarının içine doğru tükürüyorum, parlak sıvı adamın bacağının içinden mermere doğru akıyor.

Geliyor, köküne kadar al diye inliyor yüzümüze buhar çarparken. Benimse onu öylece bırakmaya niyetim yok, biraz çıkarıp bir kaç saniyeliğine yüzüne bakıyorum. Lütfen diyor, hepsini al ağzına. Nefes bile almama izin vermeden kafamı git gide kalınlaşmış yatağının üzerine bastırıyor. Yatakta genellikle kontrol eden ve üstte olmayı seven taraf olarak bir erkeğin beni domine etmesine bayılıyorum, bunun uzun saatler boyunca devam etmesine hayır diyecek gibi de değilim. İki kez daha küçük dilime değen sert yarağı bırakıp tükürüyorum bacağının içine. Ağzına boşalmak istiyorum diye inliyor. Tamam hamamda domine edilmek pek de fena fikir olmasa da, vücut  sıvılarına temas etmekten imtina eden ben için bu epey büyük bir tecrübe. Orada durabilirim, kalkıp gidebilirim, siktir lan amcık, git karının içine boşal diyebilirim. Peki ben ne yapıyorum?

Kırk yaşında, hayatımda ilk kez gönül rızasıyla bir adamın ağzıma boşalmasına ses çıkarmadan o ekşi ve garip tatlı sıvının dudaklarımdan akıp gitmesine izin veriyorum. Hem de adam iki büklüm olup yeter artık lütfen bırak diye yalvarana kadar. Ağız dolusu bir tükürüğü mermere bırakıp kalkıyorum adamın arkasından. Çünkü o nefes almam lazım deyip çoktan duşa gitmişti.

Komplekssiz bir şekilde boşalmaktan yumuşacık ve ufacık olmuş pipisini de rahatça açıkta bırakarak soğuk suyun altında kendini bulmaya çalışıyordu, ben arsız; burada da ister misin bir posta? Gören de beni sırayla müşterilerini görüşme odasına alıp orada halleden fahişelerden sanacak, işin çirkin boyutu, ben de kendimi öyle hissediyorum ve bundan rahatsızlık duymuyorum. Adam çıkıyor gidiyor ve ben yerdeki deri bir eldiven gibi yapayalnız kalıyorum kubbesinden ışık süzülen hamamın göbek taşına çırılçıplak uzanıp bu domine edilme olayının detaylarını düşünürken.

Ne kadar da ütopik bir deneyimi ne kadar sıradan bir şekilde, sıradan bir adamla yaşamış oldum bu saçmalığı. Fakat domine edilmeyi ve kendimi başka bir erkeğin hükümdarlığına bırakmanın o kadar da fena bir şey olmadığını idrak etmeye başlıyorum. Kim bilir, bundan sonra belki dominatrix'e_p rumuzunu da kullanırım...

Yorum Gönder

Copyright © xCoach. Designed by OddThemes