Müjde uçak yolcusu, artık uçağın ürettiği karbonu da sen nötrleyeceksin.

PGS'nin Chooose ile birlikte gerçekleştirdiği ve anasayfasındaki bannere doğrudan linkini vermek suretiyle promoteettiği sürdürülebilir havacılık mottosu gerçekten takdir edilesi (!).

Öyle ki kısa bir İzmir - Ankara uçuşu yapmak için bile hemen hemen uluslararası bilete tekabul eden meblağı ödemek zorunda kalırken aynı anda, uçtuğumuz için meydana gelen karbon ayak izinin "bedelini" yine biz, yani tüketiciler tarafından sıfırlanmasının beklenmesi de takdir edilesi bir pazarlama hamlesi olsa gerek. Herkesin kazanırken bir tek tüketici kaybettiği eşsiz bir win-win stratejisi bence.

Ortalama bir İzmir - Ankara uçuşu için yaklaşık 100 kg karbodioksit salan uçağımız için Chooose'un belirlediği bertaraf miktarı ekonomi sınıfı için yaklaşık 40 lira ve bu parayı ödediğinizde ilgili organizasyon ödediğiniz parayla Urla'daki rüzgar enerjisi santraline, istanbul'daki çöp depolama tesisinden elektrik enerjisi tesisine Peru Amazon'undaki orman alanlarına yada SkyNRG sürdürülebilir yakıtına yatırım şeklinde değerlendiriyor. İnsan ister istemez kendine şu soruyu sormadan geçemiyor; siz de mi Ankara'ya? Uçuş sınıfınız değiştikçe karbon ayak izinizin bedeli de yükseliyor, aynı uçağın içindesiniz ve PGS'de paralı satılan koltukların bulunduğu alanlar da dahil olmak üzere premium eko, business yada birinci sınıf gibi kabin ayrımlarından pek söz edemiyoruz. Elimizde olan yarım çocuk boy büyüklüğünde sandiviç paketleri, küçük boy kutu içecekler.

Buraya kadar olanlar fena görünmüyor, fakat burada yine bu blog yazısının başına dönerek kendime şu soruyu sormam gerekiyor; kısa bir iç hat uçuşu için başka coğrafyalarda gerçekleşen uluslararası uçuşlarla yarışan bir ödeme yapıyorken (29 Ekim civarındaki uçuşlar 1300 TL civarında) bir de neden PGS uçaklarının ortaya çıkardığı karbon emisyonunu bertaraf etmeye ortak oluyorum? Bence bir bilet alarak yeterince çok gereksiz şeye ortak oluyorum.

Zaten yurtiçi uçuşlarda ÖTV, yurtdışı uçuşlarda da hem ÖTV hem de KDV ödemeden alıyor uçaklar yakıtlarını. Bence ödediğimiz bilet ücretleri, içlerinden bir miktarının bağışlanması için yeterli derecede yüksek.

Bu neden havayolu şirketinin sorunu değil?

Bir yerlerde dünyanın geleceğine yönelik yeni sorumlulukların alınması gerekiyor diye hemen bir yerlere bir sanal pos koyarak oradan insanlara ürettikleri karbonu bir şekilde bertaraf ettirmeye mi çalışmalıyız? Bence havayollarının kendilerinin doğal olarak üstlenmesi gereken sorumlulukları tüketicilere yıkmaya çalışması ve bunu organize şekilde gerçekleştirmek için çalışması üzerine detaylıca konuşmalıyız.

Seyahat ederken olabildiğince dar, keyifsiz ve konforsuz bir koltuk için zaten ödeme yapıyorum; üstüne bir su için bile piyasanın en az üç dört katı ödeme yapmam gerekiyor ve ben bu uçağın şurasına para ödemiyorum diyebiliyor muyum? Peki o halde giderken arkasında bıraktığı karbon için neden bu sorumluluğu hissetmem gerekli?

  • Bu sorumluluk gerçekten tüketici tarafında olan bende mi olmalı?
  • İşletmeci şirket burada kendini nereye konumlandırıyor ve bu yer hukuki yada etik yönden doğru mu?
  • Low-cost havayolu işletmeciliği artık uçağı bir yerden bir yere götürmekten mi ibaret; ikramı suyu tuvaleti ve üstüne bir de doğaya saldığı karbonuyla falan bütünüyle uçağı bir araç olarak kullanan yolcuya mı ait?

Uçakta tıkanıp bir bardak su istediğinde elinde pos makinesiyle gelen hostesler bundan sonra bir de karbon kullanımı için ödeme mi talep edecek?

Bir de bu havacılık, gemicilik, tarımcılık, sikimcilik, sokumculuk işlerini yaparken ortaya çıkan karbondan kaynaklanan sorunu oraya buraya para ödeyerek gerçekten çözebiliyor muyuz? Ödediğimiz bu karbon nötrleme faturası gerçekten kabahatimizi örtecek mi?

Buna benzer bir vaka geçmişte bir otomobil üreticisi tarafından da ballandıra ballandıra anlatılmıştı; oluşturulan her karbon ayak izi için bir yerlere ödeme yapılarak oluşturulan karbon ayak izi bertaraf ediliyordu.

Gerçekten bu iş böyle oluyor mu? Samimi bir merakla soruyorum.

Neden gerçekten karbonu ortaya çıkaran şeyleri bertaraf etmek üzerine konuşmuyor ve buna yönelik sonuçları almak üzere çalışmıyoruz?

Uçakla uçunca Urla pervanelerine bağış yapmayı kabul ettim diyelim, bu bana geri nasıl dönecek? Ülkenin dört bir yanına durmadan pervane takıyoruz da, e elektrik için ödediğimiz faturalar ortada? Uçağın ortaya çıkardığı karbon ayak iziyle Urla'daki elektrik santralinin bağlantısı sanki alakaya maydonoz, gel bize bazı bazı gibi. Örneğin İzmir'den Van'a uçuyorum diyelim, güzergah boyunca geçtiğim yerlere bıraktığım karbonla Urla'daki, İstanbul'daki yada Peru'daki projelerin bağlantısı ne? Karbonla "kirlettiğim" yerlerden bunu arındırmak için sanki uçağın geçtiği yerlerde bir şeyler yapılması gerekıyor gibi görünüyor bana, Urla, İstanbul, Peru yada herhangi başka bir somewhere değil.

Kaldı ki rüzgar güllerinin dikildikleri yerlerin etrafındaki doğal yaşama ve tarım alanlarına olan etkileri hakkında henüz konuşmadık, işi o boyutuyla değerlendirdiğimizde bana öyle geliyor ki Pegasus ve uçaklarının saldığı karbon miktarı tek gözü düşmüş sevimli boz bir ayıcık gibi kalacak.

Dolayısıyla yine birilerini bir yerlerde zengin ediyoruz gibime geliyor ve bu işin iç yüzünü daha şeffaf görene kadar da bunun yanında durmayacağım.

2 yorum :

  1. Zengin yine sinekten yağ çıkarma derdinde, s.k gene biz tüketicilerin bi tarafına kaçıyor. vallahi helal olsun nasıl soyacaklarını şaşırdılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bu ülkede gücü eline geçiren herhangi birinin geride kalanlar için bir şey yapmaya niyeti yok. xoxox

      Sil

Copyright © xCoach. Designed by OddThemes