Lütfen ısırma diye inledim oturduğum koltukta. Alçak ve ayakları aşınmış limon küfü renkli kadife koltukta kot pantolonum bacaklarımdan sarkmış ve kahverengi bağcıklı ayakkabılarımın üzerinde ağır bir yığın olmuş şekilde duruyordu.
Bacaklarımın arasına eğilmiş adamın kelleşmeye başlamış gri saçlarına tepeden bakıyordum. Başka bir erkeğe ağzıyla zevk vermek konusunda acemi olduğu belliydi, ama değil de gibiydi. Elleriyle baldırlarımı kavradı, sertleşmiş erkekliğimi ağzının içinde kasarak boğazına doğru itekledim. Derin bir garklama ile salyayla kaplı erkekliğimi ağzından çıkarıp toplarımı ağzına alarak vakumlamaya başladı teker teker. Üzerinden salya sızan kıpkırmızı erkekliğim alnındaki bir kaç tel saça değiyordu.
Sündürme lütfen! diye inlerken boğazımdan bir hırıltı yükseldi. Baldırlarımı kaldırıp pantolonumu bacaklarımdan çıkardı. Yalnızca bordo renkli çoraplarım ve kahverengi ayakkabılarımla, belden aşağım çırılçıplak oturuyordum karşısında.
Bacaklarımı özenle omuzlarına yerleştirdi ve buz mavisi renkli gömleğinin önünü komple çözüp kemerini açtı ve yeşil renkli boxerini sıyırıp pipisini açığa çıkardı. Sertleşmiş haliyle bile anca on bir santim var yok olan aleti zevkle zonkluyordu. Öne eğilince bacaklarının arasında kayboldu.
O küçük aletini içime sokmasını istedim. Yüz yirmi kiloluk kıllı bedenimin içinde o küçük, biçimlice sünnet edilmiş ve altındaki iki irice toptan öz suyunu salmaya hazır erkeklik alametini gezdirsin istedim. Üstüne oturmak, içimde gidiş gelişini hissetmek ve boşalırken kasılmasını, zevkten inlerken boğum boğum içime dölünü akıtmasını ve gerekirse onun çocuğuna hamile kalana kadar bana arkamdan sahip olmasını...
Yavaşça ayakkabılarımın bağlarını çözdü ve teker teker çıkardı. Ayakkabıları yere koymadan hemen önce topuklarından tutup burnuna götürdü ve içlerini kokladı. O gerçek deriden yapılmış erkek ayakkabısı kokusuna karışan tenimin, ayaklarımın ve çoraplarımın kokumu kendi burnumda hissettim.
Boşalmak üzereydim, gözlerim kısıldı ve beyaz gömleğimin içinde meme uçlarım sertleşti. Yaklaşarak bordo renkli pamuklu çoraplarımı çıkardı ve yumak haline getirdiği çorapları bir süre burnuna tutarken gözlerimin içine baktı iki şahin gibi kaşın altından ateş gibi patlayan gözleriyle, dudaklarımın kuruduğunu ikimiz de fark ettik. A önce aletimi somurduğu ve toplarımı sürdürdüğü dudaklarıyla bu sefer dudaklarımı öptü.
Napıyorsun sen bana diye inledim.
Erkeklik alametlerinin tadına bakıyorum dedi.
Alamet dediği de siyah renkli saten kilodum, bordo çoraplarım ve deri ayakkabılarımdı. Şimdi hepsi özenle üstümden çıkarılmış ve odanın çeşidi yerlerine fırlatılmıştı.
Elim ister istemez kasıklarıma doğru gitti. Bileğimi yakaladı, hayır, kendin değil. Fısıltıyla konuşuyordu.
Daha sonra bacaklarımı karnıma itekleyerek üstüme eğildi ve zevkten mosmor olmuş ve içine kaçmış küçük erkekliğimin başına kendi gibi küçük bir öpücük kondurduktan sonra aşağı inerek diliyle deliğimi buldu. Çok kaygan ve çok rahattı. Prostatımın uyarıldığını hissediyordum. Diliyle önce deliğimin etrafını yaladı sonra yavaş yavaş içine sokmaya başladı. O şapırtılar çıkarıp beni adeta nemli diliyle sikerken ben beyaz gömleğimin önünü açıp kıllı göğüslerimi çıkardım. Göz ucuyla bana baktı, meme uçlarımı sıkıştırıp bırakıyordum.
Ritmik olarak sertleşen ve kalp atışlarımla senkronize şekilde nabız gibi atan erkekliğime dimdik olmuş mosmor meme uçlarım eşlik ediyordu.
Lütfen diye inledim, sok artık.
0 Yorumlar