Uzun zamandır izlediğim-yediğim-içtiğim-sıçtığım bir takım şeyleri yazmak planını barındırıyordum fakat her zaman olduğu gibi bu sefer de bir türlü vakit ayıramadım.
Evet, şimdi başlıyoruz...
Sevgilimle birlikte izlediğim Spider Man'in yeni versiyonunda yepyeni gelişmeler olacağını filan sanıyordum. Çılgın ve bir o kadar farklı, marjinal şehri yine o metal ahtapotun yada garip görünüşlü başka bir canavar tarafından istila edilmeye çalışacağını sanıyordum. Fakat daha sonradan öğrendiğim üzere bu film bir alternatif senaryoymuş ve muhteşem kahramanımızın örümcekler tarafından sokulma hikayesinden başlayarak çok muhterem amcasının ölümüne kadar herşey birer 'alternatif' kurguymuş. Beğenmedim ayol.
SpiderMan'ı Ankara Kentpark'ta izledim. Sinemanın 3D gözlükleri çok kalitesiz ve filmi karartıyor.
Batman cephesinde durum Spider Man'a göre aslında daha iyi. Bu filmi İzmir Kipa'daki Cinemaximum'da izledim (her an elleri ve kolları cipsler, kolalar ve sıhhi-sağlıklı olmayan milyonlarca kilo ağırlığında abur-cuburla dolu olan bir Depresif ile karşılaşma tehlikesi ile yaşadım). Ankara'da alıştığımız üzere film 3D değildi (13TL lik fiyat 2D bir film için biraz fazla aslında) ve çok da keyif aldığımı söyleyemeyeceğim... Bane ayısı harika bir tip olsa da filmin içindeki bazı sahneler son derece basit ve yapay kaçıyordu. Mesela bombanın patlamasından hemen önce Gotham şehrinde yaşanan kargaşaya Batman'ın yürüyerek gelmesi ve kalabalık içinde ne hikmetse Bane'i bulması gibi...
Spider Man ile karşılaştırıldığında daha başarılı bir grafik çizse de Batman'daki kedi fahişeye bayıldığımı itiraf edebilirim! Tam bir kadın imajı ve filmin fazla erkek egemenliğindeki imajını dengeliyor. Ah tanrım; o çizmeler, deri kıyafetler ve kızıl saçlar...
Buz devri, benim diğer serilerini sinemada izlemediğim bir filmin en sonuncusu. Sinematografiye yaptığı göndermeler ile başarılı animasyon teknikleri sayesinde geç de olsa (her zamanki gibi) hayranlığımı kazanan bir yapım.
Özellikle tembel hayvanın büyük annesinin denize girince etrafında oluşan toksik atıklar ve bu atık sayesinde ölen balıklarla köpek balığının su yüzüne çıkması ile iki ilkel kaplanın buzda yuvarlanırken öpüşmek üzereyken araya girip 'öpüşürlerse kusarım' demesine bayıldım :))
Filmi Ankara Cepa'da izledim. Kentpark'a göre daha verimli ve kaliteli bir sinema salonu.
Sırada Konak Pier sineması ve Optimum var...
Türkiye'de Türkçe yapılmış filmleri ve yapımlara bakıyorum da, bir kaç tanesi haricinde aslında hiç birisinde hiç birşey yok.
Yakında mekanları yazsam iyi olacak :))
Evet, şimdi başlıyoruz...
Sevgilimle birlikte izlediğim Spider Man'in yeni versiyonunda yepyeni gelişmeler olacağını filan sanıyordum. Çılgın ve bir o kadar farklı, marjinal şehri yine o metal ahtapotun yada garip görünüşlü başka bir canavar tarafından istila edilmeye çalışacağını sanıyordum. Fakat daha sonradan öğrendiğim üzere bu film bir alternatif senaryoymuş ve muhteşem kahramanımızın örümcekler tarafından sokulma hikayesinden başlayarak çok muhterem amcasının ölümüne kadar herşey birer 'alternatif' kurguymuş. Beğenmedim ayol.
SpiderMan'ı Ankara Kentpark'ta izledim. Sinemanın 3D gözlükleri çok kalitesiz ve filmi karartıyor.
Batman cephesinde durum Spider Man'a göre aslında daha iyi. Bu filmi İzmir Kipa'daki Cinemaximum'da izledim (her an elleri ve kolları cipsler, kolalar ve sıhhi-sağlıklı olmayan milyonlarca kilo ağırlığında abur-cuburla dolu olan bir Depresif ile karşılaşma tehlikesi ile yaşadım). Ankara'da alıştığımız üzere film 3D değildi (13TL lik fiyat 2D bir film için biraz fazla aslında) ve çok da keyif aldığımı söyleyemeyeceğim... Bane ayısı harika bir tip olsa da filmin içindeki bazı sahneler son derece basit ve yapay kaçıyordu. Mesela bombanın patlamasından hemen önce Gotham şehrinde yaşanan kargaşaya Batman'ın yürüyerek gelmesi ve kalabalık içinde ne hikmetse Bane'i bulması gibi...
Spider Man ile karşılaştırıldığında daha başarılı bir grafik çizse de Batman'daki kedi fahişeye bayıldığımı itiraf edebilirim! Tam bir kadın imajı ve filmin fazla erkek egemenliğindeki imajını dengeliyor. Ah tanrım; o çizmeler, deri kıyafetler ve kızıl saçlar...
Buz devri, benim diğer serilerini sinemada izlemediğim bir filmin en sonuncusu. Sinematografiye yaptığı göndermeler ile başarılı animasyon teknikleri sayesinde geç de olsa (her zamanki gibi) hayranlığımı kazanan bir yapım.
Özellikle tembel hayvanın büyük annesinin denize girince etrafında oluşan toksik atıklar ve bu atık sayesinde ölen balıklarla köpek balığının su yüzüne çıkması ile iki ilkel kaplanın buzda yuvarlanırken öpüşmek üzereyken araya girip 'öpüşürlerse kusarım' demesine bayıldım :))
Filmi Ankara Cepa'da izledim. Kentpark'a göre daha verimli ve kaliteli bir sinema salonu.
Sırada Konak Pier sineması ve Optimum var...
Türkiye'de Türkçe yapılmış filmleri ve yapımlara bakıyorum da, bir kaç tanesi haricinde aslında hiç birisinde hiç birşey yok.
Yakında mekanları yazsam iyi olacak :))
0 Yorumlar