xCoach

Mağazaların kapanmasına yalnızca bir saat kalmışken mağazanın önüne kırmızı arabamı çektim ve yanımda duran kağıt poşeti alarak indim, kapılarımı kilitledikten sonra mağazanın içine girdim.

Alacağım şeyi aldıktan sonra kasaya gittim ve kağıt poşetin içindeki siyah donu masanın üzerine koyarak değiştirmek istediğimi söyledim.

Evet, üzerimdeki gri takım elbiseye ve pahalı, parlak ve bordo ayakkabılara aldırmadan 10 liraya aldığım kilodu değiştirmek üzere yine mağazadayım. Paçamdan da kızıl mavi çoraplarım görünüyordu.

Kasadaki kadın haklı olarak "alt grupda değişim yapamıyoruz" diye reddetti beni.

"Nasıl olur ya, daha önce değiştirdim ben ama burada bu ürünleri? Hiç kullanmadım bile." Elim belimdeydi, başımsa hafif sola yatık.

Ay nolur birisi artık 35 yaşında olduğumu, sosyal hayat içinde bazı sorumluluklarım olduğunu ve eski xCoach olmadığımı; beni karşısına almak suretiyle anlatsın bana ya.

M beden kilodu giymiş olsam, XXL belimden mütevellik lastiklerinde meydana gelen genişlemeden anlarlardı herhalde, değil mi?

Hiç kılığımdan kıyafetimden, kapıda duran jipimden de utanmıyorum ya. Terkos'ta 3'e 5'e don karıştıran Hornet sakinleri gibiyim. Silkelenip kendime gelmem gerektiğini de hatırlatmıyorum kendime.

10 liralık kilot için mağaza müdürlerini aratıyorum. O da "abi ben seni yüzüklerinden hatırladım" demez mi. Beni n'olur o yüzüklerin içine gömün.

Kafamda çakan şimşeklerin ardından kendi kendime sormayı akıl ediyorum:10 liran mı yok geri zekalı

 neyin kavgasını yapıyorsun sen burada? Al bir tane daha.

Yerin dibine nerede ve nasıl daha fazla girerdim bilmiyorum. Nihayet beni bile utandıracak bir gelişme ya.

10 liralık kilot için şehrin en elit caddelerinden birisindeki bir mağazada çirkeflik yapıyorum.

Daha ne kadar ucuzlaşabilirim, emin değilim. 

Gerçi evinde giyip denediği kilodunu getirip değiştirenler varmış. Onu da başka bir zaman konuşalım.

Şu yüzümün kızarıklığı bir geçsin de..