Biraz terden biraz da üzerine döktüğü güzel kokulu yoğun kremden nemlenmiş iri ve zevkten mosmor olmuş yuvarlak başlı, iyi kesim sünnetli, kalın ve damarı yanında bir kalp çarpıntısı gibi atan penisin sol elinin baş ile işaret parmağının arasındaki oyuntuya yerleştirip azıcık aşağıya kıvırdı. Burnumun deliklerini o erkeksi tütün parfümü dolduruyordu. O kıvırmayla birlikte aç bir yılanın açılmak üzere olan ağzının kıvrımına benzeyen deliğinden damlayan bir parça zevk suyuyla birlikte hazzı daha da katlandı, zaten dimdik ve taş gibi sert olan kamışına biraz daha kan doldu. Artık dayanamıyorum, sokmam lazım, zaten gelmek izereyim diye inedi. Daha hazır değilim diyemeden kalçalarımın arasında ılık bir sertlik hissettim ve henüz kutsal halkamı korumaya alamadan o sertliğin tüm duvarlarımı yıkarcasına beni aştığını ve inanılmaz bir acıyla içime doğru ilerlediğini...
asaffafas
şaka kız. şimdi indir şu ereksiyonunu da olayın iç yüzünü anlatayım ben sana. Pantolonunun önünden gözümü alamıyorum, dikkatim dağılıyor.
Neyse.
Sağlıklı beslenme eylem planlarım çerçevesinde, sabahleyin yaptığım düzenli kahvaltılarımda değişiklikler yapıyorum ve bunlardan birisi yulaf ile muzlu bir karışım alıyor. Kimse de tabii bana ikisini birden yeme demiyor. Çünkü yulaf yediğimde kabız oluyorum. Muz da bunu tetikleyen başka bir detaymış.
Annemin düşüp ayağını kırması nedeniyle, koca bir kase yulaflı yoğurtlu muzlu bilmem ne yedikten sonra öğle vakti koşa koşa Ankara'ya giden ilk otobüse yetişiyorum. Tabii yol boyunca WC ye girme fırsatım olmadığından tutuyorum. Ankara'da da hastanelerdeyken de aynı pis şeyi yapıyorum.
Nihayetinde rahata erdiğimde WC'ye giriyorum ama yarım saatliğine. Çıkmak bilmiyor. Yetmezmiş gibi bir de bütün bunların üzerine çekirdeğiyle birlikte bir tane de şeftali yiyorum. Tanrı kahretsin beni ya. Hadi şeftaliyi ye de çekirdiğinden ne istiyorsun allahın cezası pis boğaz.
Bunlar bir şekilde vücudumu terk ediyor ama bir yandan da ruhum uçup gitmek üzere. Cenazemi kaldıracaklar sanki oradan. WC'nin içi öteki yandan biraz da kanlı. İşimi bitirip oradan çıkıyorum ve ertesi gün otobüse binip İzmir'e geri dönüyorum.
Ama ne dönmek. Otobüste oturamıyorum, ayağa kalkıyorum muavin geliyor uyarıyor. Beni dağ başında indirecekler, olan kutsal mevcudiyetime olacak.
İzmir'e döndükten sonra ilk işlerimden birisi bir doktora görünmek oluyor. Top sakallı, orta boylu, hafif ayva göbekli bir adam çıkıyor gittiğim cerrah. Giydiği dar kesim kot pantolondan da tam kalemim olduğunu anlıyorum. Keşke beni oracıkta yatırsa da istediği gibi sahip olsa falan diye geçiyor aklımdan parmağımdaki alyanstan filan utanmadan. Erkeğin de orospusu başka türlü derlerdi de inanmazdım. Sonra içeri geçip muayene olmak üzere muayene yatağına çıkıyorum. Pantolon ve çamaşırınızı dizinize indirin, secdeye varır gibi uzanın diyor.
Hayatımda karşılaştığım en utanılası halleden birindeyim. Elindeki lastik eldivenle biraz bakıyor, hmm mm diyor. Sonra teşhisi koyuyor: yırtılmış. Düzelir, krem vereceğim, onu sürün.
Bu kadar mı? Telefon numaramı isteyip bir randevuya falan çıkmayacağız mı? Bir kere siksen olmaz mı? Azgınlığıma bak. Kendimden utanıyorum. Takım elbisemin pantolonunu çekip benim hafiften hareketlenmiş yavruyu sola yatırıp ofisinden ayrılıyorum.
Verdiği kremleri de iki hafta boyunca sürüyorum.
Pof.
Bir gün dayanayıp kafaya koyduğum eve zenci atma olayını gerçekleştirdim ama sonucu acı oldu diyememiş de şeftalinin çekirdeğine suç bulmuş. Hayır şeftalinin çekirdeği sağa sola çarpmadan senin haberin bile olmadan düşmüştür zira bademcik kontrollerin bile oradan kontrol edilecek safhada imiş bilemem kıvıranın yalancısıyım...
YanıtlaSilkıvıran ı ve soba borularıyla yaptırığı zührevi muayeneleri çok özledim kız cybi... ama bu seferki hakikaten tenekeye çarpan bozuk para gibi tıngırdayan bir monster cock deneyimi değil :D
Silbasmaneye çıkabildiğim mi var ay? ne zencisi? asadasfsfsd