İntikam seksi: An'a geri dönme zamanı



Odayı aydınlatan bir tuz lambasının mavimsi turuncu ışığının altında önce altımdaki siyah satenden kilodu çıkardım.

Az önce duş başlığını tazyik verecek şekilde ayarladım. Sanki birisi bütün hayalarımı, tüm hayali onu yalayıp yutmakmışçasına ılık suyla masajla ovmuş ve en az iki kez patlamadan inmeyecek şekilde şişirmiştim kendimi.

Penisim saten kilodumun lastiğine takılıp bir süre aşağı doğru eğildi. Nasıl inanılmaz bir haz. Sonra kendini kurtarıp dimdik kaldırdı kafasını. Özgüvenle doldum, sanki dünyayı kurtarıyor yetmiyor ülkeleri fethediyordum. Burnu dolduran bir parça fesleğen korkusuyla kendime geldim.

Kimse bana demiyordu sonbaharın ortasında ne fesleğeni? Olsa olsa balkonun önündeki gür yaseminden yayılan rahiyadır senin taze fesleğen sandığın şey.

Adam yatağın içinde. Altında hiç bir şey yok. Üzerindeyse yalnızca ince omuzları olan beyaz atleti var. Meme uçları atletin içinde dimdik. Bacaklarını dizilerinden kırmış yanına uzanmamı bekliyor. Belki sohbet ederiz diye bekliyor sma benim niyetim onun yanına uzanmak değil, bacaklarının arasına gömülmek.

Hamamda peştemalinin altından gösterdiği zamandan biliyorum, küçük, kalın, iri başlı ... Klasik bir olgun erkek penisi. Muhtemelen birden çok kere bir kadının vajinasıyla tanışmış ve oraya da kendi özsuyunu bırakmıştı. Onun daha önce bir kadınla birlikte olma fikri bile içimi gıcıklıyordu.

Sertleşmeye başlayan penisiyle bir kadının içinde gidip geldiğini hayal ediyordum. Onun karşımda biriyle birlikte olmasını istiyordum, sanki beynimden boşalıp ağzımdan akıp giden benliğim gibi, dilimle toplarından birini yakaladım, inledi. Hoşuma gitti kendini kaybetme ihtimali. Bu haldeki bir adama istediğim her şeyi yaptırabilirdim.

Bacaklarının içini öpmeye devam ederken kılları dudaklarımı karıncalandırıyordu. Çenemin altındaki top sakalımı yumuşak testis torbasına sürttüm. İrkilerek sertleştirdi penisini. Ah, bir kadeh kırmızı şarap olsaydı da bir yudum alsaydım şu harika beden verdiğim hazla kıvranırken. Hamamda zaten yanıma yaklaşıp çenemin altından tutup sakalından okşamıştı erkeklik gururumu. Aklımda tutabilecek olsam telefonunu isterdim dedi, "ben tutarım" deyip kapmıştım tüm numarayı bir parça ete gelmiş aç bir Pirana balığı gibi. Bir elim peştemalinin arasından içeri kaymış, özsuyunu bırakmaya ramak kalmış erkekliğini keşfediyordu.Gözlerim ise gözlerinde, git gide kısıldı gözleri. Geri dönülmez noktaya gelmeden hemen önce çektim ellerimi.

Tellak tarafından boşaltılan zihninin en derinlerine sakladım telefonunu ve çıkınca dışarı, yüzüme vurunca Eylül güneşinin son demleri, çevirdim telefonunu. 

An'a dönmenin zamanı.

Ritmimiz hızlanmış iniltileri hırıltılılarıma karışmış. Kim bilir kaç gündür boşalmamış olgun penisinin altındaki testisleri dilimin üzerinde bir sağa bir sola hareket ediyordu. Öte yandan yeni öğrendiğim bir taktiği ilk kez uyguluyordum beynim bacaklarımın arasında adeta zonklarken. Işaret ve orta parmağımla prostatına bastırıyor ve adeta erkekliğini yeniden tanımlıyordum. "46 yaşındayım daha önce böyle bir şey yaşamadım" dedi. Tende en kuytusunun üzerinde dilim varken biraz durakladım ve g noktasının üzerine bir öpücük kondurup geriye çekildim. Başını kaldırıp hazdan yaşaran gözleriyle bana baktı. Soluk lambanın altında gözlerinin kenarlarından akıp giden yaşları görebiliyordum. Açıkçası benim için de bir ilkti seks sırasında ağlayan bir erkek.

Madem daha önce yaşanmamış şeyleri deniyor ve ilkleri yaşıyorduk, sertleşmiş ve başı parıl parıl parlayan penisini ağzıma sokarak köküne kadar soktum. Gırtlağımdan geçerken "ah"ladı. Buz tutmuş yüreği eriyordu adeta. Kalp atışlarıyla senkronize bir kaç kez ileri geri gitti ağzımın içinde ama takati kalmamıştı, elleriyle duvarı tersten kavrayıp belini yukarı kaldırdı ve derin bir iniltiyle birlikte boşaldı. Çok çabuk olmadı mı?

Bir çok şeyin intikamını alıyordum adeta başka başka erkeklerle olarak. Haksızlıklardan, aldatmalardan, arkasından el salladığım adamlardan, arabama çarpıp kaçan motosikletçiden, Mersin'den, Ankara'dan, Akdeniz'den hatta kendimden.

Kalbinin atışını damağımda hissediyordum. Şakaklarımdan ter damlıyordu koltuk altlarıma. Kalbinin her atışında damağıma ılık bir parça pişmanlık akıyordu. Son kez ağzımdan çıkarırken eliyle tuttu görevini başarıyla yerine getirmiş erkekliğini. Nemli elimin tersiyle alnımı silip terimi savurdum yatağın bir ucuna. Ufalıyor ve yumuşuyordu olgun penisi. Tam sevdiğim gibi. Iki topunu yastık yapıp derin bir uykuya çekildiğinde, beyaz bir pamuklu kilodun içinde nasıl durduğunu merak ettim. Kim bilir ne çok haz alırdı parmak uçlarım o kilodun üzerinde keşfe çıkmışken. Hatta ellerini bir kravatla bağlamışken.
Kalkıp ağzımı yıkamak üzere banyoya yöneldim. Sıra kendi pişmanlıklarımdan kurtulmaktaydı,.

An'a geri dönme zamanı.

Yorum Gönder

Copyright © xCoach. Designed by OddThemes