Ayağa kalk ve hayatını değiştirmek için gerekli adımı at

Geçmişte bir şekilde etkileşim yaşadığım bazı insanların ciddi bir mutluluk alerjisi vardı. İflah olmaz bir karamsarlığın getirdiği saygısız bir yaklaşımla etrafındaki insanların yaşam enerjilerini çeker, çekmedikleri zamanlarda da çekecekleri anın planını yapar dururlardı içten içe.

Saygısızlık hayatlarının her anını esir alan bir rutin halindeydi. Otobüse bindiğinde arkaya yürümeyi reddetmekten tut da evine gelen misafir ile birlikte sipariş ettiği pizzayı açar açmaz herkes eşit değil, en hızlı yiyen en çok yer demeye kadar pek çok -göreceli- gayri ciddi davranışla karşılaştım ben. Gören de ilk çağın erken evrelerinde yaşıyoruz da arkamızdan kaplan kovalıyor; yemeği bir an önce yiyip mağaranın derinliklerindeki kovuklarımıza çekileceğiz sanırdı.

Mutsuzdular ve mutsuzluklarını insanlar paylaşsın istiyorlardı. Daha da kötüsü, yalnızca kendileri mutsuz olduğu için etraflarındaki diğer insanlar da mutsuz olsun istiyorlardı. Nadiren mutlu olmayı başardıklarında da bu başarı yalnızca kendilerine aitti.

Mutlu olmak her ne kadar kişiden kişiye değişen göreceli bir kavram olsa da, mutsuzluk genel haliyle ortak bir his.  Kaynağında ise geçmişten bugüne bir sürü şey var mutsuzluk ve mutsuzluk üzerine kurgulanmış olan.

Kendi mutsuzluğunu başka insanların mutluluğu üzerinden tatmin eden insanların dramatize edilmiş haykırışlarına kulaklarımızı tıkamayı başarmamız gerekmiyor mu sizce de?

Yalnızlığın pençesindesin diye etrafındaki çiftleri de ayırmaya gerek var mı? Tembelsin diye çalışkan insanların da işlerini sabote edip onları da tembelleştirmen mi gerekiyor illa, borç batağından çıkamıyorsun diye yanındaki arkadaşlarını da mı batırman gerekiyor? Bunun gibi bir sürü acılı gerçekler var hayatlarımızda.

Hayatlarımız, değiştirmeye karar verdiğimiz anda değişmeye başlıyor. Sırf etrafımızda olduğu için olmasına izin verdiğimiz insanların gitmesine izin verdiğimizde, yapamayacağımıza inandığımız yada inandırıldığımız şeyleri yapabileceğimize inanıp o ilk adımı attığımızda ve bunun karşılığında da o beklediğimiz e-postayı, telefonu yada en basitinden bildirimi aldığınızda, hayatınızın bir aşamasına dair döngünün tamamlandığına inanıyor ve ayağa kalkarak gelecekte sizi kucaklamasını istediğiniz hayallere doğru emin adımlarla yürümeye başlıyorsunuz.

Size şimdi kişisel gelişim dersi tadında bir anektod iteklemiş gibi de olmayayım ama, Şimdi, ayağa kalk, en sevdiğin çoraplarını ve ayakkabılarını giyip hayatın seni kucaklaması için yola çıkman lazım. 

Neyi, nasıl ve daha iyi yapmak istiyorsan başarabilirsin.

Yorum Gönder

Copyright © xCoach. Designed by OddThemes