Sadece izliyorum ve bitmek bilmeyen bir mide bulantısıyla başa çıkmaya çalışıyorum

İnsanların birbirlerine kalmayan etmediklerini, birbirlerinin ardından kazdıkları kuyuları, açıkları yüzlerine vurup kendilerini haklı çıkarmak için kendilerine söyledikleri yalanları dinliyorum falan.

Mesela, fabrikanın bahçesinde yıllardır çalışan yaşlı bir adam oturuyordu. Aynı dünya görüşüne sahip değiliz, ama yaptığımız şey işlerimiz olduğunda hangimizin ne olduğu pek de önemli görünmüyor. Çalışırken sigara içerken görülmüş; saat 8'den 4'e kadar çıkışı bir türlü verilemedi.

Tazminatını ödememek için atılan taklalar, kendini haklı çıkarmak için söylenenler, yapılanlar... Yana yakıla tazminatsız fesih bildirimi imzalayanların her gün saat 9.30'da fabrikanın ön kapısında içilen sigaraları görünmedi ama.

Haksızlığın bu türünü bir türlü hazmedemiyorum. Midem bulanıyor yapılanlar karşısında.

Nihayet adam, kendisine verilen imzasız iş akdi fesih bildirimi kağıdını imzalamadan gitti. Arabasının arkasından koşturup mahkeme açtığında elinde kanıtı olmasın diye kağıdı almaya çalıştılar. Tabii ki alamadılar. İmzadan imtina etmiştir notu düşerek halletmeye çalıştılar, tanrıdan fabrika müdürü haksızlık karşısında az bir şey insaflı davrandı da adamı saatlerce bekletenlerin başına patladı kabak.

Biraz içim rahatladı.

Bazen de pisliğe pislik yaparak karşılık vermek en iyisi gibi görünüyor. Kraliçe arı, yüksek ego, yalakalık, ispiyon, karşılıksız vermenin bir an önce geçip gitmesi lazım bu memleketten. Bakalım benim ayrılışım nasıl olacak?

Yorum Gönder

Copyright © xCoach. Designed by OddThemes