Geçen gün şehir hastanesinin ordan geçmiş de, oradaya yapılan TOKİ evlerini çok beğenmiş, valla çıkacak olsa kesin başvurur çocuklara yatırım olarak bırakırmış.
Bravo valla, kimse de çıkıp dememiş ki yalnız orası dar gelirliler için; müsade edersen insanlar bütçelerine uygun bir ev alsınlar da başlarını soksunlar.
Vergilerimizle ödediğimiz destekleme primleri, henüz maaşlarımız cebimize girmeden ödediğimiz vergilerimizle kendilerine peşkeş çekilen SGK desteklemeleri, ucuz faizli kredileri falan filan yetmedi, şimdi de bir maaşla başını bir yerlere sokmaya çalışan insanların evlerine göz diktiler sırf ucuz diye.
Halbuki henüz 2023 yılı çıkmadan göğüsler gerile gerile milyon dolarlık cirolar yapıldığı cemi cümleye ima edilmiş, fabrika ortamında kurulan ve her birisi birbirinden daha görgüsüz ve zevksiz mobilyalarla döşenmiş müdür odalarında sektör temsilcileri kabul edilmiş, çay dağıtan kıza çeşitli fiziksel betimleyici özellikleri nedeniyle bezgin ve sabırsız bir hoşgörüyle teşekkür edilmiş; odaya sokulmamış - ya da mümkün olduğu kadar az sokulmuş, onun yerine eli yüzü daha düzgün olan ön muhasebeci kızdan çay dağıtması rica edilmiş ve aynı sektöre ait, sayfalarına pahalı reklamların verilmesi için çirkef kurumsal kavgaların edildiği dergilere Cumhuriyetin 100. yılına yakışır şekilde, bir üstün başarı belgesinin ve Kemeraltı'ndan bir yumak alınarak, altına da özenli bir şekilde bir Cumhuriyet altınının iğnelendiği iki metre kadar saten kurdelenin takılması beklenen bir tavırda ciroyu vurgulayan demeçler verilmişti.
Nereye gitti bu kadar para? Daha kur korumalı mevduatta tutulan paraları saymıyorum bile. Kimsenin parasında pulunda gözüm yok ama insanın canı bir yerden sonra artık gerçekten dayanmıyor ve haksızlığa karşı illa bir şeyler söylemek istiyorum. Yuttuğum o kadar çok şey var ki hayata dair bu sıralar.
Peki ne oldu da TOKİ'nin yaptığı beş katlı, bahçesi ve otoparkı olan, etrafı ferah evler birden ilginizi çekmeye başladı?
Arkadaşım siz değil misiniz fabrikada çalışana beden işi yaptırıp öğlen de lapalaşmış makarnayı ve yanında da makarnadan hiç de geri kalmayan bir bayağılıkta pirinçli biber dolmasını dayayan; adamla aynı yemeği bile yemeye tenezzül etmeyip her gün kuşbaşı kebap söyleyip bir de onu meydandan geçiren? Hayrola, beğenmediğiniz ve yalnızca parasını verip çalıştırdığınız adamla nasıl olacak da aynı yerde oturacak çocuklar?
Ya da oturmayacaklar mı demek lazımdı? Adı üstünde, yatırım.
Sorry çok, ben olayı bütünüyle yanlış anlamışım. Zaten oturmayacak çocuk orda, kiraya verecek ve hayatını nereden kısacağı konusunda artık fikri kalmamış birisi de gelip senin çocuğun kiracısı olacak.
Hem neden çocuklara şehrin en güzel ve gözde yerlerinden değil de dar gelirlinin oturduğu toplu konut alanlarından bakılıyor evler? Hani herşeyin en güzelini ve iyisini hak ediyorlardı? Düğünlerde saçılan dolarlarla nerde yedin yüroları söyle söyle şarkıları eşliğinde atılan göbeciklere ne oldu?
Azıcık ticarete kafanız basıyor diye kendinize kurduğunuz kalelerde irktiğiniz paralar içine girdiğiniz küçük, kaygan ve tanıdık deliklerle mi kıyas?
Yetmiyor çünkü, hep bir tane daha fazlasını isteyenleri hiç bir şekilde doyuramıyoruz. Adam demiyor ki bunu da bir ihtiyaç sahibi alsın, benim zaten kaç tane evim var. TOKİ'nin yaptığı ucuz (artık o bile ucuz değil de, neyse) konut da senin olmayıversin arkadaşım. Kaldı ki artık yorulduk, bıktık ve usandım bir türlü doymak bilmeyişinizden. Bu kadar aç gözlü olmak zorunda mısınız? Bu mekanizma tesadüfen bir araya gelmiş bir dişli çark sisteminden ibaret değil. Bilerek, isteyerek ve her bir çarkı yerine özenle yerleştirerek oluşturdunuz bunu. Çünkü bir tek siz çalışıyordunuz ve geriye kalan herkes sizin verdiğiniz işlerde öylesine hayatını idame ettiriyordu.
Çocuk bir tek sizde yok, geleceğinden endişe edilen tek çocuk da sizinki değil. Bırakın da bari insanlar en azından kendileri ve çocukları için başlarını sokabilecekleri, şehir merkezinde en azından bir ev satın alabilsinler. Herkes umut ediyor, herkes arzu ediyor ve herkes dilekleri için en az bir mum yakıyor.
Bu açgözlülük bitmeden bu ülkeye dair pek çok şey ya çözülmeyecek yada hemen hemen hep yaptığımız gibi çözmüşüz gibi yapıp sorunları görmezden geleceğiz.
Bu açgözlülük maalesef hiç bir zaman bitmeyecek ve biz sadece görmezden geleceğiz.
YanıtlaSil