Düşüşlerini gördüklerinize attığınız histerik çığlıklar, gizli fonlar ve kıtadan kıtaya fren patlak bir kamyon misali savrulmak

Ülkenin başına gelmiş geçmiş en büyük magandalardan birisi olan ve hangi gerekçeyle neden; hangi vasfına dayanarak başınıza çıkardığınız adamın bahsedilen boyutta bir dolandırıcılık hadisesi içinde yer almasına nedense şaşırmadım; hatta içten içe, derin bir mutlulukla olanı biteni izliyorum.

Bu ülkenin başına gelmiş en büyük ve abartılmış şakalardan biri olarak F.T.'nin, kızı gibi sevdiği ve evine girip çıkan biriyle böylesine tuhaf bir başka içinde olması da, bence üzerinde fazlaca düşünmeniz ve hakkında detaylıca konuşmanız gereken bir konu.

Burada dikkatinizi çektiyse eğer, ikinci çoğul kişi kipinde bir cümle kuruyorum, hemen hemen herşeyden ve herkesten öylesine sıkıldım ve olandan bitenden öylesine bıktım ki, hayatımda ilk kez bir süre kullandığım düşük kalibreli bir antibiyotikle birlikte mide koruyucu alıyorum.

Ne kadar şık değil mi işlemcisinden üstüne kurulu ram'ından üçüncü dünya ülkeleri için optimize edildiği oldukça açık telefonlarınızdan ve geniş ekranlı birer çöpten çok da farklı bir şeyi temsil etmeyen tabletlerinizden öle bayıla izlediğiniz fenomenlerin, kanaat önderlerinin, söylediği her söze, önerdiği her ürüne ve verdiği tarife gözünüz kapalı şekilde atladığınız, kim bilir nerede üretildiği belli olmayan kremleri yüzünüze gözünüze ve aynı zamanda azmış basurunuza sürdüğünüz yada depoda küflenmiş balları şifalı diye satan beyaz önlüklü şarlatanların bir bir çöküşü, yetmeyip bir de pılını pırtını toplayıp kıtanın üzerinden geçen son uçağa kendilerini atıp başka ülkelerde yepyeni ve pırıl pırıl geleceklere başlayışları. Nasıl da içten içe mutlu oluyorsunuz değil mi düşüşlerini gördüğünüz için?

İyi kalite ayakkabıların ve takım elbiselerin gözlerimi ışıl ışıl eden parıltısından başka parıltı bilmem ve genellikle kendi bütçemi bile yönetmek konusunda -özellikle bu aralar- oldukça zorlanırken aldığım bir koku yada eldeki verileri engin bir tecrübe ile değerlendirdiğim falan yok tabii de, ben bu gelmiş geçmiş en klas magandanın, bu bire-üç-veren ve dışarıdan bakıldığında oldukça keyifli ve çalışarak kazanmak gibi bir hantallığın pençesinden uzaklaşmış keyifli kazanım aktivitesinin bir yerlerinde olmadığını düşünmüyorum.

Yani en azından, olmadığını düşünmenin yaşamım boyunca içine düşebileceğim en büyük aptallık olduğunun farkındayım, size de tavsiye ederim. Bu seferki olay keyifli bir fincan Türk kahvesini yanında meyan kökü şerbetinden imal bir kaç parça lokum ve sparkling water ile tüketip ah-vah etmekten sanırım biraz daha fazla.

Farkında mısınız bilmiyorum ama, konuşulan şey milyonlar ve aynı zamanda dolarlar. Yani çalışarak kazandığınız Türk Lirası cinsinden paranın otuzla çarpılmış hali, bir de küçük bir detay olarak vermek gerekirse eğer, milyon katı. Öte yandan, bankanın bir de biz bunu öderdik de, bizlik bir şey yok demesi de bir başka alamet-i kıyamet demeci gibi. Sigorta fonunun kaynağı kim? Doğru bildin, sen.

Bu seferki sanırım keyifsiz bir duble-penetrasyon olacaktı. Fantezilerin bile tadını kaçırdılar resmen. Ağız tadıyla sosisli sandiviçin ortasındaki sosis bile olamıyoruz artık.

Sen dürüst bir erkek yada kadın olarak sabahın altısından akşamın sekizine kadar bazen ayağının üstünde bazen de herhangi rahatsız bir koltuğa oturarak iki büklüm şekilde birilerinin işlerini görüp ayda bir kez hesabına yatan parayla idare ederken, tam manasıyla yattığı yerden para kazanmanın tanımı ile karşı karşıya olduğunu unutma. Gizli fonmuş, yatırım tavsiyesiymiş, özel kişilere tahsisli yüksek getiri vaadiymiş... Salla, bunların hepsi palavra. Erkekler hamamının girişi bile 175 lira oldu, hala neyin taasubu, neyin teşviki-muhammarası bu?

Teşvik-i muhammara da neyin nesiyse artık.

Dört yüz gram kuşbaşı etin fiyatı 95 liraya düşmüş diye sevinirken sen, insanlar cukkaladıkları paralarla Bozcaada'da süper lüks yazlıklar ve yetmezmiş gibi kapısına yatlar çekmek üzerine girişimlerde bulunmuş. Öyle ya, sen geçen sene İstanbul'da yaşadığın halde sahile bile gidemedin, böyle bir kıyaslama yap kendi sefilleştirilmiş hayatınla.

Yatlardan, katlardan, kapı önündeki teknelerden falan da hiç gocunulmamış. Çünkü eninde sonunda çalışılmış ve hak edilmiş. Hak edilmiş bir çaresizliğin sonucu ortalıkta milyonlarla ve dolarla ifade edilen paralar, lüks arabalar, yatlar, Amerika'da evler filan.

Bu yaşananla tam manasıyla hayatın gerçekleri olarak mı tanımlanmalı, emin değilim. Gözlerdeki parıltıların bilim insanlığı kisfesiyle desteklenmiş akademik başarılardan geldiğini yada akademik çalışmaların freni patlamış halde kıtadan kıtaya savrulan kamyonun köprüden önceki son çıkıştan Kadıköy'e doğru yuvarlanacağı garantisini vermiyor. Şahsi fikrim, hayatta karşılaştığımız bu gariplikler bize hayatın gerçekleri olarak da tanıtılmamalı ve bunlar normalleşmemeli.

Gerçekten sıkıldım bunlara kafa yormaya ve bir şekilde size anlatmaya çalışmaya, by.

Yorum Gönder

Copyright © xCoach. Designed by OddThemes