Taşrada bear olmak üzerine sıra dışı gibi görünen sıradan anektodlar

Bilemezsiniz oturduğum mahalledeki ne kadar çok adama dair kafamın içinde yasak hikayeler kurduğumu. Markette alışveriş yaparken, yolda yürürken, arabayla yanlarından geçerken yada herhangi bir yerde herhangi bir zamanda karşılaştığımızda, göz göze geldiğimizde yada aynı raftan bir şeyleri alırken onlarla olabilecek muhtemel senaryolar hakkında zihnimin kıvrımlarında çakan şimşekleri göremezsiniz.

Nasıl bir cehennemin içinde olduğumu yalnızca ben biliyorum. Mahalledeki ışıldayan camların herhangi birinde, marketin oradaki apartmanda, caddenin sonundaki bahçesinde erik ağaçlarıyla zeytinlerin olduğu müstakil evde hatta arka sokakta sevişmek istediğim, teninin kokusunu içime çekip karşılığında da bazen içime girmesini istediğim o kadar çok adam var ki.

İzmir'de bear olmak yeterince zorken taşrada bear olmak daha da zor.

Mesela eğildiğinde kıvrılarak açılan kemerinden içeri elimi sokarak bacaklarının arasından taşaklarını kavrayıp zevkten bağırıp bırakmam için yalvarana kadar o iri, şişkin ve kıllı taşaklarını sol elimle yoğurmak istediğim pazarcılar var. Temiz görünümlü yüzlerine hücum eden zevki izleyip tüm vücutlarını saran şaşkınlığın yerini mutluluk hormonuyla dolduruşuyla kendimden geçmek istiyorum.

Yeni tanıştığım fakat başıma bir şey getirir mi diye bir türlü adım atamadığım terziyi çekinmeden eve getirip bacaklarını omzuma almayı istiyorum. Altımda inlesin, irice pipisinden bir kaç damla zevk suyu damlayıp halının üzerinde kaybolsun, bana beni sevdiğini ve hiç bırakmak istemediğini söylesin; ben de yine gülüp geçeyim ve bir kaç posta attıktan sonra birbirimize birlikte çorbacıya gidip daha götlerimizdeki döllerimiz kurumamışken kelle paça içelim.

Ondan sonra mahalleli bir olsun ve evi meşale, orak ve çekiçle bassınlar; üst sokaktaki adam mahallenin her bir elektrik direğine yarısı bitmiş kartuşla kalın puntolarla A4 kağıtlarına bastığı mahallemizde gay vardır, herkes kocasına sahip çıksın yazan ilanlar assın, alt komşum arabayı gördüğünde balkona çıkıp selam vermek yerine panjuru indirsin.

Anlayacağınız Kırsalda Tıp Okuyan Gay'dan bile daha içinden çıkılmaz bir ruh durumunda, öte yandan konfor alanımdan çıkmak için Condor'un İzmir çıkışlı Avrupa seferlerinin başlamasını bekler haldeyim.

Yani olmaz olanı yaşar gibi aşkı hayallere sığdırıyorum.

Bir tek, olur olmaz zamanlarda altına hiç bir şey giymeden geçirdiği dar kesim gri eşofmanıyla karşı komşum kötü bilmesin mesela. Kendimi o kadar zorladım o kadar büyük bir çaba sarf ettim ki onunla konuşurken gözlerimi bacaklarının arasından üçüncü bir kol gibi taşan ve her bir detayını çıplak olsa ancak görebileceğim şekilde cömertçe sunan pipisine kaydırmamak için.

Bence ödediğim bu bedelin bir karşılığı olmalı...

Yorum Gönder

Copyright © xCoach. Designed by OddThemes