Hazla kıvrılan ayak baş parmağı, fetişsel olumlamalar, açık saçıklığın bir başka formu ve takım elbiselerle klasik ayakkabılar - Bölüm 1

Bear eşrafından bir arkadaşımla klasik bir cumartesi mastürbasyonunun ardından, bu blogun genel izleyici gözündeki değerini eski günlere taşıyacak olan bazı içerikleri oluşturmak için kafa kafaya verdik ve bu serinin ilk meyvesi, benim takım elbise ve ayakkabılara olan düşkünlüğüm oldu.

Soruları daha kiş, dimak gıdıklkayan, yüz kızartıcı ve mümkün olduğu kadar açık (gerçi bu blogda daha ne kadar açık olacağım emin değilim, atmadığım bir götüm kaldı) yer yer sıra dışı detaylar vermeyi sağlayacak şekilde kurgularken Bazen ChatGPT, bazen CoPilot ve Gemini olmak üzere, çeşitli yapay zeka kusmuklarından da yardım aldığımız sorular ve yanıtlarını dört parça halinde sizin için listeledim.

Takım elbise ve klasik ayakkabı fetişin sence ne zamandır var?

Bunu teknik olarak halen fetiş olarak tanımıyor muyum, bence hayır. Bence iyi bir takım elbise ve / veya ayakkabı giymiş erkekleri bir obje olarak görüyor ve onları bir şekilde gözden kaybolana kadar seyretmeyi seviyorum.

Bunu başlatan özel bir şey oldu mu?

Lisede herkes ceket ve kumaş pantolondan nefret ederken ben koşarak ilk lacivert kruvaze ceketimi ve gri pantolomunu almıştım. Hatta baktık ki o pantolonlar bana dayanmıyor, o zaman halen ayakta olan Yüzüncü Yıl çarşısının alt katından esnek ve güzel bir kumaştan Sarar marka gri bir pantolon almışık bana. Giydiğimde sertleşmiştim, satan kişi de önümdeki potu düzeltmeye çalışırken yanlışlıkla dokunmuştu hatta. O mu uyandırdı acaba?

Bu zevkin bir tanımı var mı?

İyi kumaşlardan yapılmış güzel kesimleri olan kıyafetler, henüz şekli bozulmamış ve temiz ayakkabılar ve bunlarla uyumlu çoraplar giyen adamları seyretmekten öte değil benim bu konudan aldığım zevk. Belki kaliteli bir çift çoraptan görünen ayak bileğininden tahrik olmayı bir fetişim olarak tanımlayabiliriz ama. İyi giyinmiş ve özenli insanlar gördüğümde ben de kendimi iyi hissediyorum ve içinde yaşadığımız şu oldukça bulanık ve pis bir toz bulutuyla yüklü günlerde başkalarının da benim gibi kendine dikkat ettiğini görmek bana az da olsa umut aşılıyor bile olabilir.

Bu ikiliyi gördüğinde içinde uyanan bir his var mı?

Bu konu biraz düzenli olmak, düzenli bir hayata sahip olmak ve eninde sonunda geri döndüğün kendine ait bir yaşam alanı yada bu alanın kendine ait bir parçasının varlığı ile ilgili güven hiss çok hoşuma gidiyor. Ayrıca erkeklerin bana da iyi gelen beğeni zevklerinin olmasını da seviyorum. Bu galiba cinsel çekim ve ben bu aralar cinselliği geçmişe göre biraz daha fazla hayatımda ön plana aldım.

Teknik olarak bir takım elbiseyi yada iyi kesim bir ayakkabıyı vitrinde gördüğümde gidip kerkinmiyorum yada karşısına geçip saatlerce seyretmiyorum, içimde uyanan his bununla alakalı değil. Bunları fiziksel olarak da beni cezbeden erkeklerin üzerinde görmem gerekiyor. Beni uyandıran şey bu.

 Hangi renk, desen ve modelleri en çok seviyorsun?

Takım elbisede gri ve lacivert gibi biraz daha kullanım alanı geniş renkleri seviyorum. Ayrıca bu renklerin üzerinde açık pembe yada mavi çizgi çok güzel oluyor. Keşke giyecek daha çok imkanım olsa da en az iki tane daha çizgili takım elbise alsam. Bir de pötikare denen kumaş güzel oluyor, onun da siyah beyaz desenlisi. Altına siyah pantolon ve rugan loafer. Günlük giydiğim pantolonlar da dahil olmak üzere siyahı sevdiğim söylenemez. Gömlekte ise kesinlikle ince mavi çizgili olanlar ve tabii ki beyaz. Ama göbek bu gömleği germeli, koltuk altı sıkmamalı. Ayakkabıda ise her ne kadar hepsi ayağımda güzel durmasa da püsküllü deri loaferler - özellikle bordo ve bağcıklı siyah ve yarı parlak oxfordlar.

Takım elbise ve klasik ayakkabılarınızı seçerken nelere dikkat edersiniz?

Öncelikli olarak kumaşın yada derinin kalitesi. Naylon, parıldayan ve aşırı uçtaki renkler artık no. Dokunduğumda doğallık istiyorum giydiğim kıyafetlerde. Yaşadığım bir cilt hastalıktan dolayı (hayır, düşündüğün gibi cüzzam değil) artık yalnızca pamuk ve kışın da yün giymeye gayret ediyorum. Bu günlerde bu tür ürünleri bulmak da ayrı bir dert zaten. Ayakkabı da iyi görünen, klas ve klasiklerde kesinlikle deri; siyah renkli yada koyu kahverengi.

En sevdiğin markalar hangileri?

İki adet Beymen'im, bir tane Karaca'm, bir kaç tane Altınyıldız'ım ve bir tane de her ne kadar içine girmekte zorlansam da Façonable takımım var. Ayrıca yüz yıl kadar önce Mersin'deki Çetinkaya'dan aldığım ve üstüme göre - nasıl becerdiysem - yaptırdığım inanılmaz güzel kumaşlı bir lacivert kruvazem var. Bir de iyi ki Kiğılı var, bence sahibi kendine dikerken toplumun eksiklerinden birisini dolduruyor.

Ayakkabıda favorilerin hangi markalar?

Gerçeği söylemek gerekirse Altan Bottier'in kesimleri enfes. Ayrıca Santoni ve TLB markalarına bayılıyorum. Tabii Türkiye'de bunları bulmak o kadar da kolay değil, genellikle çok iyi durumda olan ve iyi bakılmış olan ikinci el bazı ayakkabılarım da var. İyi hatırlattın, Magnanni'yi bakıma bırakacağım. Yerliler arasında ise satılmadan önceki son serileri ile İnci ve bazı özel elde yapım serilerden Hotiç. Ayrıca Kip'ten çok şık bir yarı rugan kahverengi oxford buldum. Bir aralar erişebiliyordum - gerçi hala erişebilirim, fakir edebiyatına bağladım bir an, Vakko'nun bir alt markası olan W Collection'un ayakkabı da bana epey hitap ediyor. Bir tane klasik double monk'um var, fındık kabuğu kahvesi. Ayrıca en yaygın haliyle Kemal Tanca tabii ki. Fetişsi bir rugan - klasik deri ince tabanlı bir başka çift tokalı modelim de ondan var.

Takım elbise giydiğinde ne hissediyorsun?

Bu giysiler, yaygın medya ve iletişim dilinde güç ve güçlü olmakla bağlantılı şekilde kodlanıyor. Bakıyorsun şirket CEO'ları, üst düzey yöneticiler, mafya babaları yada aklına gelebilecek "söz sahibi" olan hemen hemen herkes kendine özel dikilmiş takım elbiseler ve ayaklarına göre yapılmış ayakkabılar giyiyor. Ben de tabii ki takım elbise giydiğimde güç ve iktidarı ele geçirmiş hissediyorum. Genellikle toplantılara işin resmiyetine göre takım yada ceket giymeye özen gösteren birisiyim, bu kombinin bir ağırlığının olduğu su götürmez bir gerçek.

Takım elbise içinde en iyi görünen kişi kim?

Açık ara göbekli erkekler. Giydiğinde gömleği ve ceketi göbeğiyle gerilen erkekler bence her gün takım elbise ve beyaz gömlek giyme cezasına çarptırılmalı. Özel bir meslek grubu belirtmek gerekirse eğer, gayrimenkul danışmanları takım elbise giymeli, hatta iç çamaşırı falan giymeden gitmeli. O derece.

Bir de şey var, 2024 yılında düzenlenen belediye seçimlerinde aday olan başkan adayları içinde de gözüme çarpanlar var. Takım elbise ve klasik ayakkabı işi kesinlikle yapılı, iri ve tombulca adamlara göre. Vücutlarını ve özellikle meme ucunu belli eden gömlekler, bazen ayak bileğini ve önündeki kabarıklığı gösterecek kadar kısa ve bele oturan kesim pantolonlar giymeli bu erkekler.

Yorum Gönder

Copyright © xCoach. Designed by OddThemes