Teslimiyetin hazzı

Elleri cebinde, karanlık ve sofistike detaylarla dolu ofisin kapısında duruyordu. Gününün büyük bir bölümü geçirdiği kırkıncı kattaki odasından dışarı baktığında tüm şehrin üzerinde hakimiyet kurmuş gibi hissediyordu. Ellili yaşlarının ortasında başarılı bir iş adamıydı Beyazıd; yönettiği bir çok şirketi, oynadığı milyonlarca doları ve şehirde; hatta ülkede karşısında ceket ilikleten bir itibarı vardı. Güçlü bir duruşu ve etkileyici bir karizması vardı, ama onu asıl çekici kılan şey, kimseye boyun eğmemesiydi.

Ancak o gece, işler farklıydı. Kişisel banyosunda kravatını çıkarıp gömleğinin iki düğmesini çözdükten sonra rahat deri koltuklarla dekore ettiği odasına geri döndü. Kapıyı arkasından kapatıp loş ışıkla aydınlatılmış odanın içine girdiğinde, masanın arkasındaki koltukta yüzünü cama vererek oturmuş bir başka adamın olduğunu gördü, gözlerini ona dikmişti. ve gözlerinde kararlı bir parıltı vardı. Beyazıd bir an için o adamın tüm sırlarını bildiğini düşündü, fakat gerçek dünyaya dönmesi çok sürmedi. Bu Alper'di, 45 yaşında, çekici, zeki ve çevik ve işini bilen bir kaptandı. Ama o gece Beyazıd için daha fazlasıydı; o, Beyazıd'ın gizli dünyasına girebilecek tek kişiydi.

Geç kaldın, dedi Alper, sigaradan ve denizden sertleşmiş otoriter sesiyle. Beyazıd şaşırmıştı, hayatında kendini bir başka erkeğin karşısında nadiren güçsüz hissetmişti. İçinde bir yerlerde yükselen bir volkan vardı ve biraz da korkarak, karşısında dar kesim beyaz bir tişört ve mavi renkli bir jean ile kendi koltuğunda bacak bacak atarak oturmuş adama göz ucuyla baktı.Pahalı deri ayakkabılarını sallıyordu sabırsızlıkla, oval yüzünde karşısındakinin ne düşündüğünü kesinlikle anlayamayacağı duygusuz bir ifade vardı. kadına yaklaştı. Bu gece farklı olacak, diye düşündü Beyazıd, ama Alper'in gözlerinde gördüğü kararlılık onu daha fazla konuşmaktan alıkoydu.

Alper gözlerini Beyazıd'ın yüzünde, omuzlarında, göğüslerinde, kasıklarında, bacaklarında ve ayaklarında gezdirirken aslında onun üzerindeki gücün de farkındaydı. Bu, onun anıydı. Bacağını indirerek ayağa kalktı, ayağı ayakkabısının içinde genişleyerek ayakkabının yanlarını şişirdi. Bir kaç adımda yavaşça Beyazıd'ın yanına geldi ve alçak sesle konuştu: Bugün her şeyi bırakıyorsun. Her şeyi.

Beyazıd Alper'in ne dediğini anlamaya çalışırken, Alper'in güçlü elleri omuzlarına doğru kaydı. Bu dokunuşta bir tür emir vardı, ama aynı zamanda bir şefkat.

Otur, dedi Alper Beyazıd'a, kendi koltuğuna. Beyazıd genellikle emir almayı sevmezdi ama bu geceler onun farklıydı. İçinde bir yerde kendini Alper'in gücüne teslim olmayı ve bu sayede özgürleşmeyi istiyordu. Sessizce Alper'in dediğini yaptı ve koltuğuna oturdu.

Alper sessizce masanın yanındaki deri çantasından küçük bir kutu çıkardı. Hareket ettikçe parfümünün kokusu odaya yayılıyor ve Beyazıd'ın burun deliklerini dolduruyordu. Kalın parmakları ve güçlü bilekleriyle kutuyu açtığında, içinden siyah bir kravat ve göz bağı çıktı. Beyazıd ne olacağını bilmeden bir Alper'e bir kutuya bakıyor ve sessizce bekliyordu ama içindeki heyecan doruk noktasına ulaşmıştı. Sertleşmeye başladığını hissetti. Alper kravatı nazikçe Beyazıd'ın boynuna takarken bugün tüm kontrol bende dedi.

Kravatın ardından saten kumaştan göz bağıyla adamın gözlerini kapatırken Alper'in eli Beyazıd'ın gri saçlarına değdi. Ne kadar da yumuşaklar... Beyazıd kendini bir an için tamamen savunmasız hissetti. Alper onu bu kadar güçsüz bırakmayı nasıl başarıyordu? Ama bu güçsüzlük hissi, ona bir tür tatmin ve huzur da  vermiyor değildi. İçinde bir yerlerde her şeyden, herkesten ve tüm sorumluluklarından arındığını hissediyordu. Alper yavaşça Beyazıd'ın etrafında dolanırken, onun da nefes alışverişlerinin hızlandığını duyabiliyordu.

Alper, Beyazıd'ın kulağına eğildi ve tok sesiyle fısıldadı: Şimdi bana aitsin. Bu sözler, Beyazıd'ın zihninde yankılanırken, Alper'e tamamen teslim oldu. Beyazıd'ın gözleri bağlıydı; karanlık ve adamın kontrol edemediği bir bilinmezlikle çevrelenmişti. Elleriyle koltuğun kenarlarına sıkıca tutunmuş, derin nefes alıp vererek bekliyordu. Alper, bir adım geri çekilip Beyazıd'ı bir süre sessizce izledi. Pantolonunun içinde taş gibi sertleşmişti. Böylesine güçlü bir adamın kontrolünü tamamen eline aldığını bilmek, ona da büyük bir haz veriyordu.

Başlayalım mı? diye fısıldadı Alper, sesi Beyazıd'ın kulağında yankılanıyordu. Beyazıd sadece başını hafifçe sallayabildi. Alper’in dokunuşları, bir yandan güçlü ve iri ellerinden beklenmeyecek kadar yumuşak ve şefkatliydi, diğer yandan gemisinde emir verir gibi sertti. Alper Beyazıd'ın boyuna taktığı siyah kravatını biraz daha sıkılaştırdı, bu dokunuş onu adeta dizginliyordu.

Alper, oturduğu yerde Beyazıd'ın etrafında dolaşarak yavaşça elini buz mavisi renkli saten bir gömlekle örtülmüş omzuna koydu ve parmaklarını boynunda dolaştırmaya başladı. Beyazıd'ın nefesi kesildi, Alper'in her bir dokunuşu vücudunda elektriklenme yaratıyordu. Alper’in parmakları yavaşça Beyazıd’ın buz mavisi renkli gömleğinin düğmelerini çözdü. Gömlek açıldıkça, Alper'in güçlü parmakları Beyazıd'ın göğsünde gezindi. Bu onu daha da heyecanlandırıyordu.

Alper yavaşça önünde terlemeye başlayan adamın boynundan kravatını boynundan çözdü ve ellerini kasıklarının üzerine birleştirerek yavaşça kollarından geçirdiği ilmeği. Beyazıd'dan bir inilti yükseldi, artık daha savunmasız hissediyordu ve kontrolünü kaybettiğine inanıyordu. Kolları bağlı, gözleri kapalı, tamamen Alper’in insafına kalmıştı. Ama bu kontrolsüzlük, ona büyük bir özgürlük hissi vermiyor da değildi. İçindeki tüm sorumluluklardan ve baskılardan arındığını hissediyordu.Bu da Beyazıd'a iyi geliyordu.

Alper elini yeniden deri çantasına soktu ve içinden soğuk, metal ve kalın bir zincir aldı. Onu önce Beyazıd'ın ellerinde gezdirdi. Kolları kravatla bağlı olan adam zincire dokundu ve biraz sıkarak bıraktı. Soğuk metalin derisine dokunuşu, adamın nefesini hızlandırmıştı. Alper, iz bırakma. Alper zinciri yavaşça Beyazıd'ın boynundan aşağı doğru sürükleyerek, vücudunun her yerine değmesini sağladı. Bu his, Beyazıd'ı deliye çeviriyordu.

Ne hissediyorsun? diye sordu Alper, sesi bir emir gibi ama bir o kadar da nazikti. Beyazıd vereceği doğru cevabın sözcüklerini bulmakta zorlanıyordu, ama sonunda Tamamen seninim, diyebildi. Bu teslimiyetten huzur duyuyor ve tatmin oluyordu.

Alper elindeki zinciri Beyazıd'ın vücudunun her yerinde gezdirdikten sonra ona biraz daha yaklaşarak dudaklarını boynuna yaklaştırdı. Hafifçe nefesini hissettirdi ve ardından ince bir öpücük bıraktı. Beyazıd bu öpücüğün ardından vücudunun her noktasında bir titreme hissetti. Alper’in dokunuşları, ona hem haz veriyor hem de yeni bir şeyler vaat ediyordu; içinde uyanan bir başka tür erkeklik hissi.

Beyazıd'ın kulağına eğildi Alper, Şimdi seni tamamen keşfetme zamanı koca adam, dedi. Bu sözler, elleri ve gözleri bağlı halde oturan adamın zihninde yankılanırken, Alper’in dokunuşları daha da derinleşti. Alper Beyazıd'ın diri ve yapılı vücudunu adeta bir sanat eseri gibi inceleyerek, her noktasına dokunuyordu. Her bir dokunuş, Beyazıd daha da derin bir hazza sürüklüyordu.

Yorum Gönder

0 Yorumlar