Bu devirde kişisel gelişim ve kişisel gelişime önem verilerek üretilen içeriklerin %99.8'inin pahalı paketlerde sunulan çöplerden ibaret oluşunun tanımlayamadığım bir albenisi var.
Kendi yaşamlarımız her şeyden daha önemli, bir başkasına yaşadıklarımızdan yola çıkarak aktardığımız deneyimler değerli falan da, ben olayın sonu gelmez bir şekilde geçmişe, köklere, büyük büyük büyük babalara, onların yedikleri nanelere, çeşme başında oynaşırken yarattıkları hayal kırıklıklarına, düşmandan kaçışlara, denizde boğulmalara yada engizisyon mahkemesinin verdiği kararla falan ateşte yakılmalara bağlı olabileceğine öyle yada böyle; boşa koyup doldurmaya çalışarak yada doluda biraz daha yer açmaya çalışarak bir türlü inanamıyorum.
Bir zamanlar sırf içerikleri karıştırıp karmaşıklaştırmak için çalışan insanlar vardı, şimdi Chatgpt hepsinden daha iyi iş yapar hale geldi. Kelime değiştirmekler olsun, anlam bütünlüğünü alaşağı etmekler olsun, kulağı tersten tutup söylemek istenenlere kırk takla attırıp bir de dört parende çevirtmekler olsun...
Eskiden bitkilerden aldıkları güçle ve onların verdiği şifayla hastalık tedavi eden şarlatanlar falan vardı ve hiç olmazsa - burada dolandırıcılığı övüyor değilim - elle tutulur gözle görülür bir şey elde ediyordunuz. Yeni nesilde chatgpt'ye oluşturulmuş gibi duran metinlere büyük anlamlar yüklemek, bu metinlerle aydınlanmak, farkına varmak, farkında olmak kavramları uçuşup duruyor. Her gün bir şeyin online meditasyonu var, baba ile bağları güçlendirmek, anne ile dişil bağları koparmak, Uranüs'ün geri gidişiyle açılan kısmet kapılarını aralamak...
Daha eril erkek olma meditasyonları ve kampları bile söz konusu; hatta penisinizle konuşarak onun daha büyük olmasını sağlayın falanlar. Öyle bir kozmopolit kavram karmaşası, öyle bir hayal dünyası, öyle bir ağzı açık ayran deliliği.
Abi napıyorsunuz siz, bunların neden alıcısı var?
Cızırtılı sesler, vantilatör uğultuları, cama yansıyan pijamalı ev halleri eşliğinde geçmişe dalıp gitmeler, ağlamaklı olmalar, bilmem kaçıncı nesilden aile büyüğünü hayal edip onunla aramızdaki parlak sicimi keserek özgürleşmeler, aile büyüklerine zamanında söylenmesi gereken fakat söylenmemiş sözlerin dışa vurumu, sinir krizinden hallice histeri krizleri ve en nihayetinde derin bir uyku...
Kimse, size iyi gelecek bir şeyi instagram köşelerinde yada kaydedilerek Youtube'a yüklenmiş 20 dakikalık yarısı reklam ve kendini övmeyle dolu bir video parçacığıyla ayak üstü ve bedavadan vermez. Size bugün kişisel gelişim ve kişisel farkındalık olarak satılan şey süslü bir pakete sarılarak sıcak hava balonu ile uzay boşluğuna yollanan işi boş zırvalardan başka bir şey değil.
Ve işte o benzersiz uyanış...
Aslına bakacak olursanız hemen hemen hepimiz bu dünyayı doğru şekilde algılamasının yolu doğru nefes almakla başlıyor; burundan derin nefes alıp ağızdan verdiğinizde günlük yaşamınız içinde pek çok şeyin aslında üzerinde kafa yorduğunuz kadar da önemli / değerli olmadığını ve o işi yavaş yapsanız da hallolacağını anlıyorsunuz.
Şahsen bu telkini uzun süredir severek yapıyorum ve artık eskisi daha gergin, tetikte, sınırda ve sinirli olmamamın sebeplerinden birisi bu. Bir de kalktığımda aynanın karşısına geçip sarkan göbeğim ve bir sütyenle desteklenirse hiç de fena olmayacak memelerime aldırış etmeden o gün çok güzel göründüğümü kendime söylemek oluyor.
DIVA teyzenizin o göbeğinle gurur duymicaksın dediğini duyar gibiyim, neyse konumuz bu değil.
Kendinizi dinleyin, kendinizi sevin, aynada güzel şeyler söyleyin, kişisel gelişin ama, bütün bu olana bitene o kadar da fazla anlam yükleyerek hayatınızın hatırısayılır bir kısmında da bunlarla vakit harcamayın; onun yerine doğaya çıkın, parklarda takılın, gün batımını izleyin, deniz kıyısında bira falan için.
Neyse ya, ne halt ediyorsanız edin, bana neyse.
2 Yorumlar
Oooo memeler de tombiktoymuş
YanıtlaSil"tonbul tonbul" memeler, zalım oy gelir zalım zalım zalım
Sil