Kâbil'den kalkan son THY uçağı: bir devir kapanıp yenisi mi açılıyor?


Toplumun bir kesimi tarafından büyük bir heyecanla ve merakla izlenen bir eylem gerçekleşti geçtiğimiz 17 Ağustos'ta. Hayır, 22 yıl önce gerçeklemiş depremin ardından devamlı olarak döktüğümüz timsah gözyaşlarından bahsetmiyorum, en azından sizin kadar basiretsiz değilim. Fakat tarihte eşine pek fazla rastlanmayan bir kurtarma operasyonu gerçekleştirildi Afganistan'dan.

Amerika'nın terör olaylarına yardım yataklık ve yardakçılık gibi, kendine göre haklı olduğu bazı konularda bulunduğu Afganistan'dan çıkmaya karar vermesiyle birlikte güç kazanmaya başlayan kafatası dincilerinin son durağı ülkenin başkenti oldu ve biz en kritik günlerden birinde, tam da başkente girdikleri gün Kâbil'deki -adına bir şekilde uluslararası denebilen- havalimanında bekleyen bir Boeing 777-300ER ile karşılaştık flightradar24'te. İtiraf etmem gerekirse eğer, bu siteyi zaman zaman stalklayarak hayallere dalmaya bayılıyorum.

Bu işin neden bugüne bırakıldığına dair sormamız gereken sorular olsa da - ki ülkede son on beş yirmi yıldır, merak ettiklerimize dair cevapları bir türlü alamadığımız bir kara delik sezonu yaşıyoruz - uçağı takip eden her birimiz en azından bir kaç dakika kalp çarpıntısı yaşadık. Çünkü uçak öncelikli olarak pistin başına geldi ve ardından hangara geri döndü filan. İçeriden herhangi bir info alamadığımız için uçağın başına herhangi bir şey gelmiş olsa ancak günler sonra falan duyardık. Ardından uçak tekrar piste geldi ve bu sefer kalkmayı başardı.

Açıkça itiraf etmem gerekirse eğer, uçağa kaltıktan sonra bir şey yapmalarından da endişe ettim. Ardından da havalimanı uçuşlara kapatıldı zaten.

Biliyorsunuz ülkemiz bir çeşit Vakıf-ı Guraba gibi dünyanın her yanından mültecilerin konaklama ve yeni yerleşim yerleri seçimi konusunda gözde mekanlarından ve herhangi bir kara sınırımız olmamasına rağmen ülkemizde bol miktarda Afgan göçmeni var. Çoğu(muz)a göre tamamı erkeklerden oluşan bu güruhun ülkelerini savunmak üzere geri gönderilmesi gerekiyor fakat gözden kaçırdığımız ve çok önemli bir sorun var. Tıpkı Suriye'lilerin de çoğunda olduğu gibi, bu insanlarda vatan, millet, sakarya benliği yok. Yani kendilerine küçük yaştan bu yana empoze edilmiş bir milliyet benliği yok. Zaten adamın ülkesi adeta bir çöl ve kazanç elde edebileceği tüm yollar tıkalı, geride bıraktığını mı düşünüyor sanıyorsunuz?

Bir toplumu olduğu gibi kendi kaderine bırakıp kendi başını yemesine izin vermeli miyiz, aslında bir süredir kafamı kurcalayan bir soru bu. Amerika'nın oradan çıkışı ülke için iyi mi kötü mü, onu zaman gösterecek. Her ne kadar pırıl pırıl güneşli ve dağlarında peme çiçekler açmış bir Afganistan hayaline ulaşmaları pek mümkün görünmese de - en azından yakın zamanda- sanırım bunun kararını vermesi gerekenler yine kendileri.

Milliyete ait olma bilincimizin olmasını seviyorum, yalan söyleyemem. Her ne kadar içi boşaltılarak birilerinin ceplerini doldurmak için kârlı ve bol yağlı bir kapı haline getirilmiş olsa da Türk Hava Yolları'nın, o TC-JJM uçağını kullanan pilotların ve kabin ekibinin cesaretini kutlamak gerekiyor. Şu anda bile Afganistan hava sahasında Pakistan International'dan başka anca USAF'ın stratotankerleri var. PIA'nın, dünyadaki herhangi iki şehir arasında uçuş yapabilecek kabiliyetteki 777-200ER uçağının ise Pakistan'ın Islamabad şehrini ziyaret eden başka uçaklara yolcu taşıyacağını düşünüyorum.

Bu olaylar neticesinde dünyanın bir yanında bir devir kapandı ve yeni bir devir mi açıldı bilmiyorum ama, 2021 yılı sanki 2022 yılının bir fragmanı gibi kalacak gibi görünüyor ve beni asıl korkutan da bu...

Yorum Gönder

Copyright © xCoach. Designed by OddThemes