Beybaba'nın pazar muamelesi

Yeni takılmış buhar odası kapısının sürgüsünü zorla da olsa kenara kaydırıp kendimi içine durmadan öksürür gibi buhar salan karanlık kuytuya attım. Niyetim her zamanki gibi belli; biraz düşünmek, biraz soluklanmak, biraz kalabalığın içinde yalnız kalmak ve ... Sıradan erkeksel ihtiyaçlar işte...

Son zamanlarda peştemalimi biraz daha kısa bağlayıp girmeyi seviyorum hamama. Frikik vermenin dayanılmaz hafif meşrepliğini bir kenara koyarsak eğer, günlük yaşamda saklamak zorunda kaldığımız onca şeyi  bir süreliğine de olsa saklamaktan vazgeçmeyi başarmak herhangi bir adamın herhangi bir yerine cicilenene kadar pek de fena bir fikir gibi görünmüyor.

İçeri kurulmuş amca ile dede formatı arasındaki yaşlıca amcayla - Beybaba diyelim bundan sonra -  göz göze geldiğimiz ilk an, az sonra olacaklardan adımız gibi emin oluyoruz. Naşlamak için herhangi bir uyaranın bir kaç saniye görünmesine neden olan küçük coachum olanca heybetiyle (?) kısa peştemalimin önünde dikilerek kendinden beklenen performansı gösteriyor ve yanımda oturan adam bir tur atıp geldikten sonra daha da yakınıma oturmaya karar veriyor. Şaşırdım mı? Tabii ki hayır. 

Niyetim gerçekten kötü değil arkadaşlar (size arkadaşım dediysem lütfen hemen gerğeinden fazla samimi olmayalım). Yeni bir ayrılık yaşamışım; üzüntüden kıvranmam gerektiğini düşünüyorum ama içimde yalnızca bir kaç kez pompalandıktan sonra çekilmiş irice bir penisin yarattığı boşluktan hallice bir sıkıntı var.  Göbek taşında yatar da düşünürüm ve belki de bu sıkıntıdan kurtulmanın yollarını bulurum diyorum. Ama kraliçenizi rahat bırakmıyorlar arkadaşlar.

Az önce bir tur attıktan sonra yanıma daha da yaklaşan Beybaba bu sefer çekinmeden peştemalimi aralıyor ve üzerine eğilerek küçük coach'a güzel bir muamele çekiyor. Küçük coach'un o pembemsi kırmızı ve semirerek oldukça kalınlaşmış halini seviyorum. Avucumda falan da güzel duruyor.  Bana benim de bir erkek olduğumu hatırlatıyor. Bir gün çok sarhoş olursam yada iyiden iyiye umutsuz bir vakaya dönüşürsem buraya koyarım olmazsa.

Beybaba'nın vakumlaması ve tam yerinde durarak yanaklarındaki vakumu boşaltması gerçekten çok yerinde. Tecrübe konuşuyor anlayacağınız. Beybaba bu işten anlıyor; Beybaba zurnadan anlıyor. Ben de sağ taraftaki elimi sıyırdığı peştemalinin içinden geçirip kutsallığını ayrıca sorgulamamız gereken halkasının etrafında gezdirmeye başlıyorum, gereğinden fazla, zorlama bir inlemeyle yıkılıyor iki metre kare karanlık dehliz. Biraz içine doğru kaymaya çalışırken mekanı gerçekten bulamıyorum ama Beybaba yalandan mı gerçekten mi bilemediğim bir hisle inlemekten geri durmuyor. Altı aydır yiyecek yarak bulamadım diyor, fısıltıyla. Fırsat olmamış, birini bulamamış. Bu sefer kucağıma kaydırıp kulaklarının arkasını öpmeye başlıyorum, inlemeler ufak şiddetli çığlıklara dönüşüyor. O an için istediğim tek şey hamamın sahibine o vaziyette basılmak. Küçük coach'a beklemediğim şekilde biçim ve kalınlık yönünden bir iltifat aldıktan sonra hızla dehlizden çıkıyorum çünkü biraz daha beklersem adamın orasına burasına cicileneceğim. Karanlık dehlizlerde o işi yapmaksa istediğim en son şey.

Elitiz çünkü ayol.

Biraz hava almak için daha serin odaya girdiğimde bilin bakalım kiminle karşılaşıyoruz? Daha önce orada defalarca ruhumu bedenimden sökercesince süpetlenen keltoş XL chaser'la. Selam
 yine karşılaştık, nasılsın iyi misin? gibi hamamda edilmesi pek de doğal karşılanmayan sıradan muhabetlerden sonra karanlık dehlizde iyice semirmiş olan küçük coach'ı ağzına dayadım. Yine kendinden beklenen harika bir performansla adeta ruhumu çekiyor bacaklarımın arasından ve geliyor diye inlerken ağzından çıkarıp avucununu içine  ciciliyor beni. Sonra ne yaptı emin değilim fakat yukarı aşağı zonk zonk atan küçük coach'un yarattığı sıcak basması sebebiyle kendimi önce soğuk suya sonra da kurnamın başına atıyorum.

Ucuzluk marketlerinin birinden yakaladığım indirimden kaptığım bol köpüklü ballı filan duş jelini kurnaya boca edip iyice köpürtüyor ve kıllarını kontrol etmekte her geçen gün zorlandığım bedenimi aç ve boş bakışlara aldırmadan çırılçıplak yıkayıp çıkıyorum.

Yanlış lanse edilmiş gibi olmamak için bir kez daha yazayım da; halbuki amacım düşünmek - taşınmak, bir karara varmak ve hayatımın geleceğine önemli bir dönemeçten geçerek şekil vermekti. Ah bu benim orospuluklarım. Erkeksel ihtiyaçlarım hiyerarşinin alt kısımlarında bir yerlerde...

Düşünme, karar verme ve hayata geçirme gereksinimleri ise bir başka hamam sefasına kalıyor.

Yorum Gönder

Copyright © xCoach. Designed by OddThemes