Yasak elmamın ikramı: kollarında teselli bulduğum evli bear ve kalçalarımdan süzülen erkek sütünün aklıma durgunluk veren keyifli hazzı

Şimdi tipik şekilde bir flashback yaşıyor ve o gecenin erken saatlerine gidiyoruz.

46 plakalı siyah bir VW Passat oturduğum apartmanın önündeki ağacın altına park ettiğinde camdan dışarı bakıyor ve aynı zamanda fırına attığım patatesle tavuk bonfileyi ne zaman çıkarırsam soğumadan servis ederim diye düşünüyordum. Araba galiba aşiret kasa. Çok yemek istemiyordum, çok yedirmek de. Malum, o gece yeni evdeki ilk sıra dışı aksiyon yaşanacaktı. Fuhuştan alınan yasak keyifler falan, anladınız siz onu.

Arabasını park ettikten sonra bir süre içinde oyalandı, galiba telefonla konuşuyordu. Siyah camlarından hiç bir şey de görünmüyor ki. Adeta mafyadan ap koca yaptım. Ardından kapıyı açtı, elinde anlata anlata bitiremediği yeni iPhone 14'üyle indi. Bu arada bence 12'nin mavisi daha güzel, yada 13'ün pro'sunun mu ne, koyu moru. Laf arasında çok para verdim ya demişti Twitter'daki "dostça" yazışmalarımızda. Ne lümpen ha dediydim içimden, klasik; küçük yerde yaşayan görgüsüzlüğü. Beline iyice oturmuş gri renk kumaş pantolonunun üzerine giydiği çiçekli, mavi ve naylonu bol dar kesim gömleğiyle, indiği siyah mafya arabasıyla tuhaf bir tezat halindeyken camdan el salladı büyük ve pembe elleriyle. Beş dakika sonra evde altı dakika sonra da yatak odamdaydı. Canım bu kadar çok belli etmese miydin acaba bana geldiğini o mafyatik arabanla?

Bir kaç gün önce Alsancak'ta buluştuğumuzda, dönüşte beni Basmane'deki göbeğe kadar atarken giydiği gri eşofmanı üzerinden gerekli analizleri ve profesyonel bir edayla gerekli muayeneyi yapmıştım, kalktığında bile baş parmağımdan daha iri olmayan pembe pipisi (Tabii ki Twitter'dan yollandı daha önce, yoksa siz beni hiç outdoor aktivitelerde hatırlar mısınız bilmem) kıllı ve iri vücudunun altında minik ve çözülmeyi bekleyen büüyk bir palto düğmesi gibi saklanıyordu, tam sevdiğim gibi aslında. Ben onun yumuşak pantolonunun içinde gizlediği cevizlerini bulmaya çalışırken tüm gayretimle o gözünü yoldan ayırmadan tüm ağırlığınla üstüme çıkıp içime girer misin demişti. Girmez miydim; girdim de; ama buna birazdan geleceğiz.

Onu beyaz gömleğim ve lacivert pantolonumla karşılamış, şimdi tatile çıkardığım dolap hesabımda tamı tamına 3 bin lira fiyat etiketiyle satmaya çalıştığım Bottega Veneta'larımı ayağıma çorap giymeden geçirmiştim, pantolonumun paçalarından pembe bileklerim, oturunca katlanan önümden de küçük Coach'un silüeti görünüyordu. Üstüne çıkacaktım onun ama bu, benim tek başına yeterli değildi, birinin de benim üstüme çıkmasını istiyordum.

Kapıda öpüşürken kulağımın arkasını uzun uzun kokladı, böylece 250 liraya aldığım o parfümün amacına ulaştığından emin oldum. Ne kadar sığ ve basit birisine dönüşüyorum bazen değil mi? Onda da tütün kokusu vardı, hem gömleğinde hem de dudaklarında. Sigara kokusunu sevmemekle birlikte topraksı tütün tadına bayılıyordum, işte dedim kendi kendime, erkeğini buldun. Bu kokunun100ml'sine Agora'daki abuk subuk doldurma parfümcüler ₺450 istiyor, ben bedavaya buldum.

Yaklaşık yirmi dakika sonra saten çarşaflı yatağımın üzerinde iki dizimin üzerinde oturuyordum. Beyaz gömleğimin üstten iki düğmesi açılmış, gümûşi göğüs kıllarım meydanda, kumaş pantolonum yerde ve siyah kilodum kıllı bacaklarımdan çıkıp gitmek için sabırsızlıkla çırpınıp titriyor. 

Göğsümde, göbeğimde, küçük Coach'un üzerinde dolanıyor parmakları, tam da sevdiğim gibi, yalnızca küçük elektrik kıvılcımları saçacak kadar. İrkiliyorum hazla, taş gibi oluyor küçük Coach, hfff diye cızırtılı bir yarı ıslık yarı çığlık çıkıyor dudaklarımın arasından. Boynumu geriye atıp omzunun üzerine bırakıyorum nadir gördüğüm bir ipleri bırakma rehavetiyle, burnuyla boynuma dokunuyor, dokundukça irkiliyorum, dokundukça daha da sertleşiyorum, bir kaç saniye daha sürse ılık ılık akacağım avcunun içine. 

Ama o sırada bir şey oluyor, hayır, bir Kraliçe'nin olur olmaz anlarda öyle fıttırı fıttırı boşalıvermesinden bahsetmiyorum, elleri küçük Coach'u yumuşak yumuşak sağmayı bırakıyor, Coach zonk zonk atıyor ve başı kıpkırmızı olmuş halde dimdik kalıyor. Hayır diyor tütünden toprak gibi olmuş tozlu sesiyle seni sikmeden boşalmana izin vermicem. Her şeyi kabul edebileceğim o aşamadayım, kilitliyim, kabulüm, geceyim, uykuyum, rüyayım, riyayım... Yeter ki beni deminki gibi avucunun içiyle tersten sağsın.

Bedenimi komple saran siyah kilodum bacaklarımdan çıkıp girerken hafif bir çıtırtı dolduruyor loş bir ışığın aydınlattığı odayı. Bacaklarımı havaya kaldırıp bir eliyle kilodumu bacağımın birinden çıkarırken öteki elinin parmaklarıyla kutsal halkamın etrafında dolanıyor. Seni bir gün bu pozisyonda göreceğimi hiç tahmin etmiyordum diyor, bir omzundaki bir bacağından kilodum sarkar; küçük Coach'um önünde dimdik uzanır ve gömleğimin içinden emilmiş pembe uçlarım kıllı göğüslerimin üstünden taşarken. Elim istemsizce küçük Coach'u kavrıyor ve otuz bir çekmeye yelteniyorum, boştaki eliyle bileğimi kavrıyor ve uzaklaştırıyor kolumu, altın rengi saatime değiyor elleri. Hayır. Sesi buyurgan ve mafyatik. 

Bolca kayganlaştırıcı döktüğü küçük pipisini kutsal halkamdan içeri geçirdiğinde irkiliyorum, gömleğimin yakası iyice açılıyor kalan iki düğmeyi de çözerek göbeğimi ortaya çıkarıyor. Seni gördüğüm ilk andan bu yana aşığım sana. Ortamın büyüsü bozulmak üzere, ne aşkı oğlum lan dememek için zor tutuyorum kendimi. Aynen aynen. Bacaklarımı kaldırıp başının iki yanına yaslıyor ve beni olabildiğince ikiye katlayarak kutsal halkamda kendine yer açıyor. Bacak omuza formunun bir değişik hali içindeyiz, bacaklarım doksan derecelik bir açıyla yukarı, tavada doğru uzanıyor, aben göğüs uçlarımı bir parça tükürükle ıslatıp mıncıklıyorum.

İri bir beden; nispeten kıllı ve küçük pipi tamı tamına aradığım kombinasyon, Power Puff Girls'in Tarif Kitabına göre yapsam ve özene bezene sonuçları beklesem ortaya kesinlikle bu sonuç çıkardı. Zevkten kırmızıya dönmüş pipisinin yalnızca başı içerde ama küçük pipi hezimetlerini ona da yaşatmaya gerek yok, o öyle mutlu ve gerçekten de hayalinde bir yere konumlandırdığı erkeği sikiyor olmanın hazzıyla yükseliyor, yükseliyor ve yükseliyor, varsın hepsini içeri soktuğunu ve köklediğini düşünsün.

Yorgunluktan üstüme yığılmasının hemen ardından senden bir şey isteyebilir miyim diyor, acaba ne diyecek de ortamın tadı kaçacak diye endişe ediyorum. Tabii diyorum olanca içtenliğimle. Umarım gözlerimi devirdiğimi görmemiştir.

Enteresan gelişmeler olayazıyordu.

Aşağı sarkmış küçük topçukları, bacaklarının arasından tam da olgunlaşmamış bir çift kiraz gibi sarkarken ayakkabımın sol bağcığını da bağlayıp ayağa kalktı. Herhalde bir kaç kadeh içseydim anca bu kadar sarhoş hissederdim, taşaklarım dolmuş irileşmiş ve hassaslaşmıştı. Kendimi yatağa doğru çekip kollarımı arkama atarak gövdemi gerdim. Tam rüyalarımdaki erkeksin dedi adımı söyleyerek. Özenerek iliklediği beyaz gömleğimin yakasından işaret parmağıyla çekerek beni ayağa kaldırdı yatağın üzerine yüz üstü yatırdı. Dream daddy'nin kendini teslim ettiği an. Kollarım iki yana açık halde yatıyordum yüzüstü, altımda siyah kilodum, ayaklarımda siyah çoraplarım ve bağcıklı ayakkabılarım.

Bir süre parmakları ayak bileklerimde gezindi. Parmaklarını çoraplarımdan içeri sokuyor, bileklerimi sıkıyor ve öpüyordu. Sabırsızca kıpırdandım, bir bacağımı yukarı çekip kalçamı ayırdım. Yukarı çıktı, boylu boyunca üstüme uzandı, ağırlığıyla eziliyordum, işin ilginç yanı hoşuma da gidiyordu. Sol elini göbeğimin altına soktu, kilodumun içinden küçük Coach'umu bulup bacaklarımın arasından dışarı çıkardı. Bayılıyorum sana, biraz daha sabret.

Ayak bileklerimi çoraplarımın üzerinden bastırırken diliyle kutsal halkamın bütün kutsal mevcudiyetini alaşağı ederken kilodumu biraz daha aşağı indirdi. Lastiğin kenarından çıkmış ve zevkten zonklayan küçük Coach'a değiyordu bazen eli. Oğlum evli adamsın, ne ara nereden öğrendin sen erkek yalamayı. Çok nadir yaşadığım bir haz dalgası yaladı bedenimi. Immmm diye bir ses çıktı şapırtılı bir keyifle halkamın içinden geçen dilinden.

Dayanamayacağım ben diye inlediğimde çoktan kutsal halkamı yalamayı bırakmış ve tükürüğüyle demlendirdiği popomun arasına üflüyordu, kılların ne güzel kalktı biliyor musun, keşke sen de görsen. Alyans taktığım sol elimle kalçamı ayırarak devamını istediğimi belirttim. Şu yüzüğün var ya, çıldırtıyor beni. Sana bir yüzük alsam takar mısın dedi. Evli bir erkeğin erkek metresi olma fikri hiç de fena değil. Arada bir bunu yaşamak için bile değer.

Baldırlarımdan destek alarak yatakta dizlerinin üzerine oturdu, dışarıda yağmaya başlayan yağmur camda damlalar bırakmış, damlalar da aşağı süzülerek yol yapmıştı. İsmiyle seslendim, içime girmeni istiyorum. Tekrar kollarının üzerine eğilip kulağıma yaklaştı, seni sikmek hayatta istediğim en büyük şey. Sağ ya da sol elinden birisini kaldırıp küçük ve kırmızı pipisini buldu, loş ortamda yerine yerleştirdi ve defalarca kadınlarla ve erkeklerle başarılı bir şekilde birleşmiş olmanın verdiği tecrübeyle kendini içime itekledi.

İlk başta o tanıdık sızı kapladı kalçalarımın arasını, ama kalçalımın içinde öyle küçük kalıyordu ki pipisi, bir süre sonra mantar gibi başının kutsal halkamdan geçişi adeta kutsanmış gibi keyif vermeye başladı. Nasıl başardığını bilmiyorum ama o hepi topu on iki santimlik kalem pil kalınlığındaki pipisiyle bir şekilde içimde hareket etmeyi başarıyordu.  Bunda tabii ki o henüz gelmeden on yedi santimlik realistik oyuncağımla kendimi açmanın da katkısı vardı mutlaka. Ama bu, şu anda bizim minik sırrımız. Şşş. Sizi kendim gibi biliyorum da anlatıyorum.

Gömleğimin yakasının üzerinden enseme bastırıyordu, Coach sen daracıksın, doğru söylüyormuşsun, hiç açılmamışsın sen.

Ne sana ne de başkasına seks hakkında hiç yalan söylemedim.

Terliyordum, bu seferki güneş altında uzun yol yürümekten kaynaklı değil, seks yapmaktan ve yol yürümekten terlemektense seks yaparken terlemeyi tercih ederim. Kendini öyle bir ritme kaptırmıştı ki, kremlenerek iyice kaygan hale gelmiş kutsal halkama çarpan taşakların sesi şap şap şap diye ses çıkarıyordu. Hakikaten nasıl beceriliyor bu işler? Onu çok kıskandım, çünkü asla birini sikerken taşaklarımdan bu ses çıkmadı. O minik şapırtı, o kutsal halkamdan bir iler bir geri geçip giden taş gibi sert erkeklik, bir başka erkeğe kendi bedenimle zevk verme hali, ayaklarımdaki siyah çoraplar ve bağcıkları biraz sıkan siyah parlak ruganlar...

Birden penisini içimden çekerek üzerime yığıldı, soluk alışverişlerini kulağımda duyuyordum, göğsündeki kalp atışını sırtımda hissediyordum. Adımla seslendi, sana aşık olmamak için kendimi çok zor tutuyorum. İnci beyazi dölü kalçalarımın arasından ve kutsal halkamdan üzerinden yatağa doğru kayarak akıyor ve belimin hemen altındaki havlunun üzerinde benimkiyle karışıyordu. Bu iş neden benim böylesine hoşuma gitti ya?

Sessizce yatıyordum yatakta yüz üstü, neden bir şey söylemiyorsun. Ne söylememi bekliyorsa artık. Dinleniyorum dedim hazzın yorgunluğuyla, elini bacaklarımın arasına attı, sen de mi geldin? Aynı anda mı geldik? Kendimi tutmasam ikinci olurdu benim. Evet dedim gülerek. eli hâlen şişkin olan taşaklarıma değdi, işaret parmağı ve baş parmağıyla sol testisimi sıktı, bunda hala çok döl var. Beyaz çarşaflar ve yeni değiştirilmiş yastık kılıfları üzerinde donanımsal olarak da yeterli hissediyordum kendimi bu sefer. 

Yavaşça yerimden kalktım, ona dönerek yüzünü yüzüme yaklaştırdım, toprak kokulu nefesi ciğerlerime doldu. Ben ikinciye giderim hayatım dedim ve yatağı gösterdim. Yüz üstü uzandı yatağa, bacaklarını ayırdı.

Dışarıda yağmur başlamış, üstüne hızlanmış ve siyah renkli VW Passat'ın üstünü bütünüyle damlacıklar kaplamıştı. Küçük Coach'u biraz sıvazladım, kendi dölümün kayganlığıyla kendime yeni bir yol açmak üzere gömleğimin yakasını gevşettim.

Hikâyenin devamını biliyorsunuz zaten...

Yorum Gönder

Copyright © xCoach. Designed by OddThemes