Bir başka erkeğin ilki olmak veyahut yine bir umutsuz yalnızlık hikayesi

Burada eğlendin mi bugün diye sorduğumda gün çoktan batmaya başlamış, içi buharla kaplanmış olan hamamın kubbesinden süzülen ışık yerini bulanık bir maviye bırakmıştı, gün gidiyor yerini soluk, soğuk, nemli ve kısmen de neyi getireceğini bilmediğim bir örtüye bürünmüş olan erken kış gecesine bırakıyordu.

Parmağımda sahibi değişmiş altın bir alyans ile kendi meme ucuma kaçamak çimdikler atıyor ve karşımda çekingen ama bir o kadar da aç bir tavırla kıvranıp duran adamdan bir tür medet umuyordum. Derdim ve arzum aslında kurnanın bir kurnanın başına geçip üstümüzdeki peştemalları fütursuzca bir yerlere savurup hiç bir şeyin ihtimal dahilinde olmadığını bilerek sevişmekti.

Kimse yok ki hani, eğleneyim. İki saattir buradayım, bir tek içerdeki yaşlı moruk vardı, o da çıktı gitti zaten.

Kana susamış aç bir sivrisineği çağrıştıran insan hallerini kim sever; ben de sevmiyorum. Özellikle de başkalarını eleştirirken kendim yaptığımda. Fakat içimde erkek bedenine karşı susturamadığım bir haykırış, bacaklarımın arasında kıvranıp duran bir kavram karmaşası ve kırlaşmış şakaklarımdan süzülüp giden bir kaç damla terden ibaret halimle en utanmaz tekliflerden birisini sunuyorum; birlikte eğlenmek ister misin?

Gözlerinin büyüyüşü bugün bile aklımda; önce kabul etmeye dünden razı halinin üzerinden kara bir gölge geçiyor belki, ardından belki de bedensel bütünlüğüne bir zarar vermemden endişe ediyor, fakat zihnimin içinde dönüp duran sarhoş benliğimle, bırak ona herhangi bir konuda beklenmedik bir zararı yazmayı, kendi bedenimi önünde kul köle amade yapmaya hazır.

Nasıl olacak ki diye soruyor merakla, bir yandan da gereksiz şekilde aydınlatılmış buharlı saunanın içinde peştemalını toparlıyor ayağına önce çözüyor, sonra dolgun, kıllı ve iyi derecede kavite edilmiş poposunu bütün gün sıcakta kalarak ısınmış olan mermere koyuyor; iri bedeninin önünde sarkan ve iki irice cevizin verebileceği en seksi frikikleri ardı ardına doğal bir pozlama tekniği ile sunan pembe pipisinin başı kamışının içine kaçıyor. 

Yaklaşık beş dakika sonra karararak iç içe geçmiş hayali imgelerin uçuştuğu kurnaların birinin başındayız. Keşke Mungan'ın Hamamname'sindeki cini de orada bir yerlerde olsa da yokluktan, korkudan ve bir çeşit tembellikten neler yaşamak zorunda kaldığımı en ince ayrıntısına kadar görse de halime acısa. Yerde oturuyorum ve kıllı göğsüm yalnızca başımı geriye çektiğimde yalnızca bir anlığına doldurduğum ciğerlerimin heyecanlı iniltisi ile yükseliyor. Karşımda bir yetmiş boylarında, kel, bıyıklı, az kıllı bütün bunların yanında tanrı vergisi bir orantısızlıkla iki cevizin üzerinde yalnızca on iki santimetre uzunluğundaki tuhaf bir şekilde sünnet edilmiş penisiyle o dikiliyor.

Ellerim kalçalarını iki yandan kavrıyor; heyecanının verdiği sıcaklığı ve kalçalarındaki titreşimleri hissedebiliyorum. Kalp atışı düzenli olarak damağımı ziyaret ediyor, bazen de kireçli ve nemli suyla ıslanmış cevizlerini ağzımla ılıştırıyorum. O kadar güzel kasılıyor ki bacakları, arasına yüzük parmağımda alyansımın takılı olduğu yüzüğümü sokuyorum, sıcacık ve sert.

Bacaklarının içini ovalıyorum, bıyıkları titreşiyor ve kamburu çıkmaya başlıyor. İşte o tanıdık kıvranış. Lütfen durma, tutma kendini, bırak bütün ılıklığını soğuk mermer zemine.

Çok afedersin, böyle birden boşaldım üstüne ama dediğinde ise başım geride, her geçen gün git gide daha fazla beyazlayan sakalımın  bıyığımla birleştiği yerden bir parça döl yere düşüyor. İlk kez bir erkekle birlikte oldum da, çok heyecanlandım. Çıkabilir miyim?

Avucumun içiyle kapının yolunu gösteriyorum nazikçe, hayırlı olsun diye gülümserken bir sürü para verip aldığım duş jelimden biraz köpürtüp yüzümün her yerine sürüyorum; yüzüm, sakallarım, bıyığım, çenem, saçlarım, ensem, göğsümdeki kıllar... Hepsi karanlık ve buharlı hamamın içinde soluk gri bir leke olarak kalıyor. 

Oğlum, bunu da yaşadın ya... Bir aydınlanma çöküyor üstüme, hamamın içi karanlık, nemli, buharlı ama gözlerim sanki Temmuz'un sonunda Ağustos'un başında güneş gözlüğüm olmadan Karşıyaka vapuruna binmişim de eve dönüyormuşum gibi güneşli; gözlerim kamaşıyor, aydınlanıyorum; kafamda o ana kadar netleştiremediğim hikayelerin sonu beliriyor, veremediğim kararları veriyorum, gidemeyeceğim yolları gitmeye niyetleniyorum.

Ve verdiğim bütün kararlar bacaklarımın arasından hiç kimse dokunmadan kendiliğinden akıp giden ve soğuk mermerde az önceki adamın buz tutmaya yüz tutmuş inci beyazı sıvısına karışan özsuyumun sıcaklığı gibi solarak yok oluyor... 

2 yorum :

  1. Güçlü bir kalemin var, erekte olaraktan okudum :P

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ereksiyonlarımızı kendimize saklamayalım pls. Askdkdkd

      Sil

Copyright © xCoach. Designed by OddThemes