xCoach

Adeta iflah olmaz bir bağımlı, hatta düzeyi çoktan koparılmaz bir bağla birbirine kenetlenmiş bir keş gibi düzenli olarak gittiğim kutsal arınma mekanı(?)na bir kaç ayın arkasından yine gidiyorum. Amacım ise kesinlikle namusumlan yıkanıp çıkmaktan çok daha fazlası. Yeni yapılan karanlık odadan hallice soğuk buhar odasında altımdaki peştemali sıyırtıp aynı anda iki adamla ilgilenmek. Devasa iki kamyoncu kılıklı lubunu gözüme kestiyorum; hiç beni erkeklerle hatırlar mısınız, onu da bilmiyorum.

Yaşına göre oldukça iyi olan amcalardan birininki tıpkı yaşı gibi heybetli; muhtemelen sert kumaştan yapılmış bir pantolon giymesinden mütevellit, kalktığında yukarı doğru kıvrılmış 18 cm'lik iri bir yarrak damağımın üzerinde kayıp giderken daha küçük pipili olan ise beni kalçalarımdan kavrayarak kucağına almaya çalışıyor. Ayh. Her gün atılan 10000+ adıma ve dikkat edilen tüketim alışkanlıklarına rağmen kutsal ve kıll bedenim 120 kg civarında geziyor. Etrafındaki kılları uzamış sol mememin ucunu sıkıştırıp duruken diğer elinin orta parmağını da kutsal halkamın etrafında dolaştırıyordu. Biraz içeri iteklemeye yeltendiğinde "ımmmm hayır" diye inlerken aynı zamanda ağzımın kenarından biraz salya yere doğru damladı. Ne tuhaf...

18 cm'lik kamyoncu biraz itekleyince öbür adamın kucağına doğru kaykılmak zorunda kaldım. Adamın dizlerinin üzerinde bacaklarım iki yana açıkken yukarı kıvrık olan 18 cm'lik "mübarek" ağzımdan çıkarak öbür sakallı kamyoncunun ağzına doğru uçtu. Neye uğradığımı şaşırdım ve o an, ikisinin daha önce de takılmış olma ihtimali aklıma geldi. Kollarını karanlık ve serin hamam duvarına dayamış olan iri yarı adam, kucağında oturduğum adamı adeta emzirirken sanki ilk kez orada bu işleri yapıyormuşum gibi şaşkın ve naiftim. Tekrar hatırlatayım, beni hiç erkeklerle hatırlar mısınız? Bir hırlama ve iç çekişten sonra yumuşamış 18 cm yanımdan tekrar uçup kendini bir peştemalin ardına gizlenmek üzere geriye doğru çekilirken halen kucağında oturduğum adamın sakallarının arasından parlak bir takım beyaz sıvılar sallanıyordu. Ne olduğu konusunda hiç bir fikrim yok.

Yüzüene oturttuğu pis bir sırıtışla "alacan mı" dedi bana doğru. Tabii ki de almayacaktım, siz hiç beni böyle şeylerle hatırlar mısınız arkadaşlar? Peştemalini topladı ve çıktı gitti. Ben de bir kucaktan bir diğer kucağa hoplamak üzere kendimi hamamın içine attım. Tamam, biraz da üşümüş olabilirim.

Olanlara yüzleşmenin yanı sıra hayatımın gidişatıyla ilgili gelişmeleri düzenli olarak düşündüğüm yerlerin başında göbek taşı gelir. Elime cep telefonu, tablet yada bilgisayar almadan gözlerimi kubbenin arasından süzülen ışıklara dikip biraz uyuklarken vermem gereken önemli kararlar için muhakeme yeteneğimi iyileştirmeye çalışırım. Fakat her seferinde "dahası ne olabilir" diye düşündüğüm bir gariplik kararlarımı sorgulamamı geciktirip "ben ne yaşadım az önce ya" dedirtir.

Namusumla yıkanmak isteseydim gider evde bol köpüklü bir banyo yapardım. Sonuçta evimde içine iki kişinin dahi rahatça girebileceği bir küvetim ve Gratis'ten mi Watsons'tan mı aldığımı hatırlamadım bol bol köpüren çilekli bir banyo ürünüm var. Mikropartikül haline getirilmiş plastikere karşı kendi çapımda bir savaşa girişip arkasından da peelingli vücut kremi alıyor olmanın inanılmaz iki yüzlülüğünü yaşıyorum.

Köşelerdeki kurnaların birinin başına geçip peştemalimi kapıya astım ve suyumu dökünmeye başladım. Tabii ki namusumla.

Fakat içeride ekşi, tuhaf ve ne kadar tuhaf olursa olsun daha önce orada duymadığım bir koku vardı.
Orospunun teki lavajını orta yerde alıkmış ve kurnanın yanına bir nişan olarak bırakmış. Destursuz karı kimse tanrı onu kahretsin.

Bunu kim mi fark etti? Tabii ki kurnamı ziyaret eden bir başka adam.Parmağında parıl parıl parlayan devasa bir alyansı olan salt&pepper bir daddy. Sonra ne mi oldu?

Sıkıldım size laf anlatmaktan. Bir sonraki yazının konusu olsun o da.
By.