31
Belki unutmuş olurum geçmişi ve benim üzerimizde denediği en acılı ve yürek yakan işkenceleri. Gücüm kaldıysa yine baştan başlamaya, silerim geçmişi, geçmişte kalanları. Yani bir şeyler yaparım kısaca kendimi toparlamak için, kaldığım yerden devam etmeye. Günler geçer, geceler akıp gider, dalgalar o seslere eşlik eder, gökten yıldız kayar, bir kadeh şarap eşlik eder.
Yine buluşuruz gibi görünüyor ileride bir yerlerde, ama yaşadıklarımı kaldırmaya ne gücüm kaldı ne de isteğim. Boyumu geçen bir denizin içinde soluklanmaya, suyun üzerine çıkmaya ve yüzümü tekrar güneşin sıcağı ile ısıtmaya çalışacağım.
Her seferinde "daha kötü bir yeni yaş hediyesi verebilir miyim" diye soruyorum kendi kendime ve elimde olan şey mutlaka bir önceki yıldan daha kötüsü oluyor.
diye yazmışım 30'u bitirip 31. yaşımdan gün aldığımda.
Fotoğraf tabii ki de şuradan arak: cheaney.jp |
Umutsuzluklarla yüzleştiğim bir akşammış - ki yazılarımı genellikle hep güneş battıktan sonra, gün geceye dönerken yada gecenin sessizliğinin tam ortasında yazmaya gayret ederim.
Şimdi, 36'ların ortalarında bir yerlerdeyken o geceyi hatırlamaya çalışıyorum, yıl 2017 oluyor. Akdeniz'den ikinci kez dönmüşüm, üstüne bir de Ege'ye uçmuş; burada ölürüm artık herhalde diye planlar yapıyorum kendimce.
Bu blogu defalarca silmeye yeltenip de her seferinde elimi geri çekmeye ikna edişimin aslında tek bir gerçek sebebi var; benim büyüyüşüm ve yol alışım burada gün gün kayıtlı. Götünüzü verme arzusuyla yanıp tutuşurken son bir umutla bu blogun postlarına yaptığınız yorumları okurken gidiyorum geçmişe ve vay be, ne günlerdi dediğim çok şey oluyor.
Buradan kimler kimler gelip geçmedi ki? 438, Huysuz Panda, Anubis, İçimdeki Ayı, Depresif Ayı, Operadaki Kazulet, Biseksüel, King, Üsturupsuz Yazar, Nano ve Drama... Hakikaten, Elisa'ya ne oldu acaba? Bazen onu merak ederek uyuyorum. Her ne kadar bir kısmı ile yoluşmuş olsak da ben hepsini çok özlüyor ve eski günlerdeki gibi olsak diye içimden geçiriyorum. (Bu arada, trilyon tane domain tutan içimdeki ayı'nın tozlu tarih sayfalarına gömülmüş olması ne kadar da acı...)
Yine bugünden bazı notlar vermek gerekirse eğer, gücüm varmış yeniden başlamaya. Sıfırdan bir çok şeyi yeniden yapmaya, yeni başlangıçlara... Fakat geçmişi tamamen silmek hiç de kolay değilmiş. Onu çok iyi anladım. Geçmişten silemediğim insanlar oldu.
Merak etmiyorsunuzdur belki ama, Kurabiye bana geri dönmek istedi,; bu sefer bende ona oda olmadığını fark ettim. Benimkisi bir intikam yeminiymiş ve Suriye usulü soğuk bir helva niyetine yedik birlikte.
Kişisel gelişim dersi 101 vermiş gibi de olmayayım ama, insan yeniden başlamak istediğinde ne yapıyor ne ediyor bunu başarıyor. Şimdilerde İzmir'in de bana biraz dar gelesi var; özellikle bunu karantinada olduğum şu günlerde daha iyi anlıyorum. Fakat tek yön bir uçak biletini paylaşmak, sandığımdan daha zor ve bu zorluğun derecesi mutlulukla uyandığım her sabah katlanarak artıyor. Bakalım, belki PC başında olmayan bir işe geçerim.
Buradaki gidişta dair en iyi dik duruşlarımdan birisi, artık kendime hediyeler verebiliyor oluşumun olmasından mutluyum. Doğum günümde bazen bir kol saati ya da güneyde bir hafta sonu tatili küçüklüğümden beri hayalini kurduğum şeyler... Şimdi The Spanish Princess dizisinde olsak beni nasıl da kırsal ve köylü olarak nitelerlerdi kız. Her özel gün için hak ettiğim yeni bir çift ayakkabıyı saymıyorum bile.
İndirimden ikisini 1000 liraya buldum diye mesela neden benim iki çift Bottega'm, birbirinin aynı; fakat renkleri değişik üç çift Vakko'm var ve ben bunları nerede giyeceğim? Kız al, kaçırma, sudan ucuz diye toparlattınız bana.
Önümüze bakacağız, güzel günler için elimizden geleni yapacağız, olduğu olacak, olmadığa kader deyip yine çabalayacağız. Covid'in küresel bir salgın olarak tanımladığı günlerde belki yazmışımdır bir yerlere;
yarın bir gün olacak, bugünlere dönüp bakacağız ve vay be, biz neler atlattık
diyeceğiz.
Bu kötü günler de geçecek, ümidinizi kaybetmeyin.
Yolarım.
Yattığı, yatamayıp içinde kaldığı bloglara atıfta bulunmuş herif.
YanıtlaSilİzmir de sana dar geliyorsa artık tüm Türkiye'ye açılmanın vakti geldi demektir. Otobüs şoförlüğü! Otobüsler artık otomatik, rötardar vs de var sen sadece direksiyon sallayacaksın. Tipte müsait. Gel düşün bunu...
Dame Edna'dan sonra bir de senden il il "cm" bilgisi alırız artık lol...
Kız Edna yaşıyor mu? Onun için 3. kez reenkarne öldü dediler.
YanıtlaSilAbla bu arada uzun yolculuklar hiç bana göre değil artık. Geçen Ankara ya gittim geldim, değişik bir experience olsun diye (kür ayol, fakirlikten) otobusle gideyim dedim. Ay yoldaki otogarlarda tek bir koli düşmez mi? Hele bir tanesi nasıl sucuklu yumurta kokuyor, anlatamam.
Artık elitim Neriman gibi. 5th Avenue'lerden alışveriş yapıp viskimi yudumlayacağım.