31 Mart seçimlerinin ardından sağa sola fütursuzca savurmak istediğim şey, okkalı bir "qoyduk mu" idi. Fakat karşı tarafla empati kurmayı başaran modern, şehirli ve anlayıştan yoksunlaşmamış şehir insanı konseptim gereği yalnızca mağrur bir gülümsemeyle birlikte başımı kibarca öne eğmeyi tercih ettim.
Çünkü beyefendilik bunu gerektiriyor. Centilmenlik kazanmalı filan. Evet. Aslında gerektirmediğini ve bazı insanlara, yaptıkları şeylerin bir bedeli olduğunu ve başkalarını olumsuz yönde influence etmenin bir karşılığının olması gerektiğini hatırlatmalıyız. Neyse, bunu başka zaman ve başka şartlar altında konuşuruz.
Dışardan görüntüm böyleydi, fakat içimden söylediklerim bundan bambaşka şeylerdi. İnsan olma halimin getirdiği haklara yapılan ihlallerden kaynaklı her bir tacizi aslında misli ile yapmak isterdim de, yeni Vakko ayakkabılarımı en az bir kez giyecek kadar dışarda kalmayı arzu ederim.
Bir sürü gözlemci, gazeteci, içerik üreticisi falan bu seçim sonuçlarının neden böyle olduğuna dair birbirinin aynısı ve her biri en az bir diğeri kadar sıkıcı analizleri ile öncesi ve sonrası kıyaslaması yaptı, yapmaya devam ediyor. Tapılası ve uğruna kurbanlar adanası kıllı, göbekli ve açık tenli bir erkek bedenini arzu etmek münasebetiyle buraya gelen sizlere oturup kendi gözlemlerimi ve çıkardığım birbirinden uhrevi ve bizleri kıtaları yeniden keşfetmekten çok da ileri gitmeyen karalamalarımı paylaşacak değilim.Fakat kendi açımdan söylemem yirmi küsür yıllık fetret devrinden çıkılmak üzere olduğunu düşünmek istiyorum.
Bu aşamadan sonra benim kişisel olarak yapabileceğim şeyler kısıtlı. El değiştiren belediyelerin yeni başkanlarının, belediyelerde geçmişte yapılan usulsüzlükleri Bahçeli'nin oy kullanacağı sınıfı basıp seçim sandığının üzerinde dans eden Femen kadınları gibi ayan beyan şekilde ortaya dökerek işe başlamaları bence keyifli bir başlangıç olurdu ama.
Neyse, benim şu andan itibaren ihtiyacım olan şeylerin başında körfeze bakan güneşli bir terasta yada zeytinliklerin içindeki gizli bir villada, içi koyu mavi taşlarla kaplı küçük bir havuzda sarı bir simidi ayak ucumla iteklemek, biraz iyi müzik dinlemek, hafif bir kokteyl içmek ve başımı göğsüme yaslanacak kestane renkli saçlara sahip bir adamla öpüşmek (777). Sonra belki biraz da bacak-omza... Buralara hiç girmeyelim.
Belki cumartesi günü deniz sezonunu açarım, nerde benim sarı slip mayom?
0 Yorumlar