Biz erkekler işte böyleyiz, seviyor gibi görünüp soğumakta, kalbimiz kırıldığında gemileri yakmakta, kızdığımızda sanki kendimizde hiç suç yokmuş gibi kükreyip ardından kedi gibi esnemeye.
Mesafelerden, varlık içinde yokluklardan, geniş ekranlı tablet ekranına bakarak boşalmaya çalışmaktan, buna göz yaşartıcı bir şekilde uyum sağlama kabiliyetine de alışmaktan, sabah ve akşam olmak üzere günde iki kez düzenli olarak gönderilen günaydın ve iyi akşamlar mesajlarının rutinliğinden ve son olarak da güzel günlerin hayaliyle yaşamaktan gerçekten çok sıkıldım.
Anlayacağınız yeni değildi yalnızlığım, ne sokaklarda ne evler görmüştüm.
Tabii bir yandan da dolabımda biriken kupaların sayısında da kapsamlı bir artış söz konusu oldu. Son dakikaya bırakılmış hediye seçenekleri olmaktan ve alel acele alınmış yükte ağır pahada hafif bir bardağı, her seferinde yüzüme taktığım birbirine benzemez sahte mutlulukla kabul etmekten de sıkıldım. Tuhaf şekilli kupalardan koleksiyon yapan sevimli ve mutlu bear olmaktan da sıkıldım.
Şimdi buraya Cybers falan gelip de tercih değil yönelim - bıdıbıdıbıdı yazarsa siz yine de benim söylediklerimi dimağınıza dahil edin. Yalnızlık bir tercih değil benim için, yönelimim olmasındansa endişe ediyorum.
Valla dedim ya, çekemem. Mümkün olduğu kadar nazik, karşımdakini de önemsediğimi gösteren uzunca bir mesaj attığımda Ankara'dan bindiğim otobüs henüz otogardan çıkmamıştı. Boy boy Stanley'lerimden orta boy olanın içine koydurduğum sıcak Tchibo Wiener Melange'ım henüz soğumamış, yanına Setra'nın Ulm'daki tesislerinden gelmiş şık bir likörlü çikolatayı ısırıyor, aynı zamanda İzmir'deki herhangi bir kargo aktarma merkezinde bekleyen ve tarafıma gelmek için onun da sabırsızlandığından emin olduğum yeni ayakkabılarımı nerede ve nasıl giyerim diye düşünüyordum. Utanmasam ayaklarımı kaldırıp yanımdaki boş koltuğun üzerine şöyle keyiflice uzatacaktım.
Dönüştüğüm bu gamsız ve kalpsiz hallerimden mutlu muyum, hayır; asla gurur da duymuyorum. Fakat öbür dünyanın nimetlerinden yararlanacağı günü iple çeken bir rahibe gibi devamlı sabrederek, bekleyerek ve bu bol beklemeli süre içinde elime yakın arkadaş halde yaşamayı yaşamayı da kabul etmem artık zor görünüyor.
Neyse, hadi bakalım, 2024 göster cazibeni; senden ilk beklentim yeni bir koca...
Likörlü çikolatayı Candan Erçetin'in İstikla'deki klibindeki emin adımlarla yürüyüşündeki aynı işveli ve kendinden emin ısırışını canlandırmadan edemedim gözümde. :)
YanıtlaSilHangi aşğk ağdill kiğğğ?
YanıtlaSil